17 Mart 2012 Cumartesi

Çağlar ve Müzik - 10

Bölüm 10 / Orijinal Yayın Tarihi: 22 Mart 1999



Sayın dinleyiciler, bugünkü izlencemizi bundan önceki izlencemizde kısaca değinmiş olduğumuz Gabriel Faure'nin "Pelleas ve Melisande" ardışı ile Debussy'nin iki yapıtına ayırmış bulunuyoruz.
Faure "Pelleas ve Melisande" Orkestra Ardışı/ suite'ini 1898'de yapıtın tiyatro olarak sahnelenmesinden altı yıl sonra yazmıştır. Dört bölümden oluşan yapıtın bölümleri: 1-Prelude - quasi adagio 2 – Andantina - quasi allegretto , 3 - Sicilienne - allegretto molto moderata, 4 - Molto adagio buyurgularını taşır. Ancak bölümlerin oyunun hangi sahnesiyle ilgili olduğunu belirten bir açıklama yoktur. Faure'nin temelde klasik biçim ve uyum anlayışına yatkınlık gösteren, geçit bölümlerindeki tze uyumsul arayışları, genel olarak yapıtın romantik bağdarlarda az denk gelinen dingin anlatışı içinde erimiş olduğu için pek dikkat çekmemektedir diyebiliriz.
Faure'nin "Pelleas ve Melisande" Ardışını Monte Carlo Filarrmoni Orkestrasından Lavrence Foster'in yönetiminde dinlayeceksiniz.
MÜZİK : Özel Arşiv – Faure: Pelleas ve Melisande (17'29")
Sırada, temelini Debussy'nin küğünün oluşturduğu, ancak başka bağdarlarca derlenmiş ve orkestralanmış iki yapıt var.
Debussy'nin sağlığında "Pelleas ve Melisande"dan başka operalar yazdığı yolunda söylentiler sürüp gitmesine karşılık, ölümünden sonra iki yapıtı ortaya çıkmıştır. Bunlardan ilki; Debussy'nin Pelleas ve Melisande operasını yazmasından önce, opera yapmaya niyetlendiği bir yapıttır. 1890'lı yılların ünlü cönk/libretto yazarı Catulle-Mendes, genç bağdar Debussy'nin Wagner hayranlığını göz önünde bulundurarak "Rodrigue ve Chimene" başlıklı bir cönk hazırlamıştır. Cönkün Debussy tarafından opera yapılması sözleşmeye bağlanmıştır. Debussy 1890 yılında söz konusu cönkü opera yapmak için çalışmaya başlamışsa da kısa süre sonra Wagner-vari bir opera yazmak istemediğini anlamıştır. 1890 yılında ilk sahneyi yazdıktan sonra, İspanya'daki Müslümanları denize döküp, camileri kiliseye çevirmek tutkusu içinde olan Katoliklerin kahramanı ile ilgili konunun kendisini hiç ilgilendirmediğini, küğünün bu tür kanlı, hayınca çevrilen dolaplarla ilgili bir konuyu betimlemeye hiç yatkın bulunmadığını anlamış, yaptığı sözleşmeden büyük pişmanlık duymaya başlamıştı. Ne ki Catulle-Mendes'in her karşılaşmada aradaki sözleşmeyi konu ederek yaptığı baskı sonucunda; küğsel açıdan doyurucu olmayan, neredeyse verimsiz, kararsızlıklarla dolu geçen iki yıl içinde kendisini alabildiğine zorlayarak operayı bitirip Catulle-Mendes'e verdi. Ancak, oynanmamasını koşul olarak öne sürdü. Debussy'nin bu isteğine yakın zamana gelinceye değin uyulmuş, operası basılmamış ve oynanmamıştır. Ancak 1993 yılına doğru, Catulle-Mendes'in elde bulunan cönkü, Richard Langham Smith tarafından yeniden düzenlenmiş ve Debussy'nin Catulle-Mendes'e vermiş olduğu piyano indirgemesinden oluşan partitura göre; 1929-1996 tarihleri arasında yaşamış olan günümüzün ünlü bağdarlarından, Sovyet Rusya'da çağdaş küğ akımının başlatıcılarından Edison Denisov tarafından yapılmış orkestra düzenlemesiyle 1993-1994 yıllarında "Rodrigue ve Chimene" operası ilk kez Lyon operasında Kent Nagano yönetiminde seslendirilmiş ve diske alınmıştır.
Debussy, Pelleas ve Melisande operasını tamamladıktan sonra Amerikalı ünlü ozan ve yazar Edgar Allain Poe'nun kimi öyküleriyle ilgilenmiş, bunlardan yeni bir opera konusu çıkarmayı düşünmüş, Poe'nun "Usher Evinin Düşüşü" öyküsünü opera yapmak üzere 1908-1909 yılları arasında çalışmışsa da, söz konusu opera için ancak prelüd ve iki sahne yazabilmiş, sonrasını getirmeden bırakmıştır. Bitirilmeden bırakılmış "Usher Evinin Düşüşü" operasıyla ilgili Prelüd ve iki Sahne'nin orkestralamasını, Şili Kökenli Alman bağdar Juan Allende Blin yapmıştır.
Şimdi, önce Debussy'nin sağlığında oynanmasını yasaklamış olduğu operası "Rodrigue ve Chimene"in 1. perdesinden Prelüde, 1. ve 2. sahneleri dinleteceğiz.
Chimene : Donna Brown, Rodrigue :Lawrence Dale ile Lyon Operası sanatçıları... Lyon Operası Orkestrasını Kent Nagano yönetiyor.
MÜZİK: Özel arşiv (19'54")
Şimdi sıra Debussy'nin 1908-1909 yıllarında çalışıp bitirmeden bıraktığı operası "Usher Evinin Düşüşü" operasından Prelüd ve 2. sahne'de...
Bari ton: François Le Roux, soprano: Lady Madeline, basbariton: Pierre-Yves La Maigat, bariton: Jean-Philipp Lafont'a George Pretre yönetimindeki Monte Carlo Filarmoni orkestrası eşlik edecek.
MÜZİK : Özel arşiv – Debussy - La Chute de la Maison Usher (22'53")

10 Mart 2012 Cumartesi

Çağlar ve Müzik - 09

Bölüm 9 / Orijinal Yayın Tarihi: 15 Mart 1999



Kimi yazınsal/edebi yapıtların bir, küğ/çoksesli müzik yapıtına konu olmak bakımından bağdarların/ bestecilerin sürekli ilgisini çektiği görülmektedir. Örnek vermek gerekirse Goethe'nin Faust'unun Charles Gounod, Arrigo Boito, Ferrucio Busoni için opera, Hector Berlioz için dramsal söylence, Franz Liszt için senfoni konusu olduğu belirtebiliriz.
Bunun gibi, Dante'nin "İlahi Komedi"sinin Liszt ve Enescu için senfoni, Şekspir'in Kral Lir, Romeo ve Jülyet, Macbeth Othello oyunlarının Aribert Reimann, Verdi, Berlioz, Richard Strauss için opera ya da senfonisel yır (poeme symphonique) konusu oluşturduklarını anımsayabiliriz. Örnekler çoğaltılabilir.
Ancak tüm bu yazınsal yapıtların yazarlarının yaşadıkları çağla, bunları küğsel bir yapıta dönüştüren bağdarlarının yaşadıkları zaman arasında büyük bir sürecin varlığı söz konusudur. Oysa; çağdaş sanatın başlangıç döneminde 19. yüzyılın sonları, yirminci yüzyılın başlarında ortaya çıkan bir tiyatro yapıtı ortaya çıktığında ya da birkaç yıl sonra değişik ülkelerin bağdarlarının kısa sürede ilgisini çekmiş, değişik küğsel yaratılara konu yapılmıştır. Söz konusu yapıt 1862 - 1949 yılları arasında yaşamış, 1913 yılında Nobel yazın ödülünü almış, Belçikalı yazar Maurice Maeterlinck'in "Pelleas ve Melisande"ıdır. Maeterlinck'in 1892 yılında yayınlanmış, hemen de sahnelenmiş bu tiyatro yapıtı o yılların en güçlü akımı olan "simgecilik / symbolism"e tam bir uyum gösterir. "Pelleas ve Melisande" kısa sayılır bir süre içinde dört bağdarca küğsel yapılaştırmaya konu yapılmıştır. Bunlar sırasıyla:
1 - 1845 - 1924 yılları arasında yaşamış olan Fransız bağdar Gabriel Faure Pelleas ve Melisande oyunu için 1898'de bir "Orkestra Ardışı/Süite"i yazmıştır.
2 - Yine bir Fransız bağdar; Claude Achille Debussy, Pelleas ve Melisande oyununu 1892 - 1902 yılları arasında opera durumuna getirmiştir. Küğ tarihi içinde çok önemli yeri bulunan Debussy'nin bu operası üzerinde daha sonraki izlencelerimizde ayrıca duracağız.
3 - Pelleas ve Melieande üzerine yazılmış üçüncü küğsel yapıt 20. yüzyıl küğünde yaptığı kesin ödünsüz devrimlerle küğ tarihinin en büyük, en önemli bağdarları arasında yeri bulunan, 1874 - 1951 yılları arasında yaşamış Avusturyalı bağdar Arnold Schoenberg'in 1902 yılında yazmış olduğu "Pelleas ve Melisande" Senfonisel Yır'ıdır.
Arnold Schoenberg bu yapıtını henüz dengeserlik dışına / atonaliye tam bir yönelme göstermeden / önceki Liszt - Wagner - Mahler yoluyla kendisine ulaşmış olan "geç romantik" anlayışa benimser baktığı erken döneminde yazmıştır. Geç romantizmin; dengeserliğe tümden sırt çevirmeyen ancak onu sallantıda bırakan bir uyum anlayışı ve biçimlerin zorlanması tutumu Schoenberg'in bu erken yapıtında belirgin biçimde kendini gösterir. Yapıtın orta bölümünde pes sesler arasında açıkca yer alan trombon kaydırmaları/glissandoları ilk kez uygulanması bir yana dikkat çekici bir kaynaşma gösterir.
4 – Söz konusu edeceğimiz son yapıt; Finlandiya küğünün büyük ustası, dünya küğü içinde sözü edilir bir yerin ısı/sahibi 1865 -1957 tarihleri arasında yaşamış olan Jean Sibelius'un 1905 yılında yazmış olduğu Op.8O "Pelleas ve Melisande" sahne küğü. Finlandiyalı ustanın, geç romantizm akımı içinde yer alan bu küğü şu sekiz bölümcükten oluşmaktadır:
1. Şatonun kapısı önünde
2. Melisande
3. Deniz Kıyısında
4. Parktaki Pınar
5. Üç kör bacılar
6. Kıradeğgin/Pastoral
7. Melisande çıkrıkta
8. Perde arası
9. Melisande'nin ölümü
Sayın dinleyiciler sözünü etmiş olduğumuz bu dört yapıttan önce Jean Sibelius'un "Pelleas ve Melisande" sahne küğünün sekiz bölümcüğünü Serge Baudo yönetiminde Çek Filarmoni Orkestrasından dinleyeceğiz.
MÜZİK: Özel Kayıt - Jean Sibelius - Pelleas ve Melisande sahne küğü (29'48")
Şimdi dinleyeceğimz küğ Arnold Schoenberg'in "Pelleas ve Melisande" senfonisel yırı. Kesintisiz tek bölümden oluşan yapıtı "Londra Yeni Filarmoni Orkestrası" Sir John Barbirolli yönetiminde seslendiriyor.
MÜZİK: Arnold Schoenberg - Pelleas ve Melisande - senfonisel Yır (38'.00")

3 Mart 2012 Cumartesi

Çağlar ve Müzik - 08

Bölüm 8 / Orijinal Yayın Tarihi: 8 Mart 1999



Bugünkü izlencemizde Skryabin'in yapıtlarını tanıtmayı sürdüreceğiz. Skryabin 'in piyano sonatlarından örneklere ayırdığımız bundan önceki izlencemizde, onun son dönem piyano sonatlarından olup da dinletmediğimiz 7., 9., 10. Sonatlarını dinleteceğiz.
Skryabin 7. Piyano Sonatı'nı "Ak Ayin" olarak adlandırmış, buna karşılık 9. Piyano Sonatı'na "Kara Ayin" tanımlamasını kullanmıştır.
İyi bir piyanoçalar olan Skryabin, dinletilerde genellikle kendi piyano yapıtlarını seslendir. Piyano yapıtları içinde yeni bir uyum ve biçim arayışını kesinlikle belirten, tek ezgiye bağlı olarak gelişen klasik uyum anlayışına tümüyle sırt çevirmiş olarak ana ezgiye tınaşsal/uyumsal yönden veya yatay görünümle renk çizgileri gibi beliren, birlikte tınlayan değişik katmanları bulunan, yoğun bir yapısallık içeren 6. Piyano Sonatı'nı yalnız bir kez seslendirmiş olduğu, bir daha da bu Sonat'ını kendisinin hiç seslendirmemiş bulunduğu bilinmektedir. Buna karşılık "Ak Ayin" adını verdiği 7. Piyano Sonatı'nı çok tuttuğu, dinletilerinde en çok bu sonatını seslendirmiş olduğu belirtilmiştir.
Skryabin'in "Akayin" başlıklı 7. Sonatı ile "Karaayin" başlıklı 9. Sonatı arasında ilk bakışta göze çarpan ayrım; 7. Sonat'ın yazı olarak daha karmaşık bir yapısı olmasına karşın sessel dokunun daha aydınlık, 9. Sonat'ın ise yazı olarak daha sade bir görünüş taşımasına karşılık, sessel olarak daha kapalı, boğuntulu. karanlık bir etkinliği taşımasıdır.
Skryabin'in son sonatı olan 10. Sonatı etkinlik yönünden; karanlığı da aydınlığı da yer yer birlikte içermesi bakımından ötekilerden biraz daha ilerdedir.
Şimdi, Aşkenazi'nin piyanosundan, önce "Akayin" başlıklı 7. Piyano Sonatı'nı, ardından "Karaayin" başlıklı 9. Piyano Sonatı'nı dinleyeceğiz.
)MÜZİK: Özel Arşiv - 7. Sonat (10'53")
9. Sonat (8'31")
Şimdi de 10.Piyano Sonatı'nı günümüzün en tanımış ve beğenilen piyanoçalarlarırıdan Volker Banfield'in seslendirmesiyle dinleyeceğiz.
MÜZİK: Özel Arşiv - 10. Sonat (12'50")
Skryabin'in 10. Piyano Sonatı günümüz bağarlarındarından kimilerini çok etkilemiştir. Bunlardan günümüzün tanınmış Çek bağdarlarından 1935 doğumlu Lubos Fiser'in (1962-64) yılları içinde yazmış olduğu 4. Piyano Sonatını bu konuda en belirgin örneklerden birisi olarak sunacağız. Piyanoyu yine Volker Banfield çalıyor.
MÜZİK: Özel Arşiv - Lubos Fiser, 4. Piyano Sonatı (8'06")
Bugünkü izlencemizi Skryabin'in iki yapıtına daha yer vererek bitireceğiz. Bunlardan birincisi Skryabin'in en çok seslendirilen piyano yapıtlarından 1911-12 yılları içinde yazdığı Op. 65 Üç çalışmasıdır. Bu yapıtı yine Volkar Banfield'in piyanosundan dinleyeceğiz. Bunun ardından, Skryabin'in orkestra yapıtlarına örnek olmak üzere seçtiğimiz, 1908 yılında yazmış olduğu Op.54 eski dille; Vecdin Şiiri, Türkçesiyle Uruncun Yırı, Fransızcasıyla; Le Poeme de l'extase'ı dinleteceğz. Cleveland Orketrasını Lorin Maazel yönetecek.
MÜZİK: Özel Arşiv - Op.65 Üç çalışma (5'35")
Op.54 Uruncun Yırı (18'33")

26 Şubat 2012 Pazar

Çağlar ve Müzik - 07

Bölüm 7 / Orijinal Yayın Tarihi: 1 Mart 1999



Bugünkü izlencemizi Franz Liszt'in dengeserlik anlayışından uzaklaşmaya yönelik arayışlarından yararlanarak kendisine yeni bir yol bulmuş olan yüzyılımızın ilk çeyreği başında en önemli yapıtlarını vermiş olan büyük Rus bağdarı Aleksandr Skryabin'in yapıtlarından örnekler vermeye ayırmış bulunuyoruz.
1872-1915 yılları arasında yaşamış olan Skryabin, Moskova konservatuvarında bağdama/kompozisyon ve piyano dalında öğenim gördü. Konservatuvarı piyano dalında birincilik ödülünü alarak bitirdi. Başlangıçtaki yapıtları Chopin'in etkisini yansıtan, duyarlığı öne çıkaran küçük yapıtlardı. Hepsi de piyano için yazılmıştır. Ne ki bu ilk yapıtların dengeserliğe/tonaliteye bağlı yapısallığından, dörtlü aralıkları üstüste bindirmekle oluşturulan, böylece dengeserlik dışına kayışı önceleyen, kakışmalı, daha karmaşık bir yapısallığa yöneldi. Chopin'in etkisinden sıyrılarak Liszt'in virtüözlüğü/hünerciliği ve kakışmaları/dissonent zorunlu kılan, yoğunluğu giderek artan bir piyano diline yaklaşım gösterdi. 1907'de yazdığı "Beşinci Piyano Sonatı"ndan sonra artık yapıtlarında dengeserliği belirleyen donanım belirtkelerini kullanmamaya, piyanoda o güne gelinceye değin görülmemiş ölçüde karmaşık bir yoğunluğu içeren yepyeni bir dilin yaratıcısı olmaya yöneldi. Doğu gizemciliğinin etkisi altında, renklerle sesler arasında ilişkiyi öngören, kendini aşma tutkusuyla, sonsuzluğu/sınırsızlığı sezme coşkusunu dile getirmeye çalışan bir küğün yaratıcısı olmak istedi. Ses olarak, teknik olarak bu sınırsızlığa ulaşma çabası / sonuçta altı sesten oluşan, içinde iki tane üç tam ses / tritonun, bir dörtlü aralığın bulunduğu "Prometeus" tınaşı diye adlandırılan tınaşı varlaştırmıştır. Prometeus tınaşı pesten tize şu seslerden oluşur: Do - Fa diyez / Si bemol - Mi / La-Re. Bu altı seslik tınaş hem kararsız, hem etkin bir doyuruculuk gösterir. Skriabin'in yapıtlarında bu tınaş pek çok değiştirilmiş biçimleriyle, ilginç dokunaklılık içinde kendini gösterir. Değişimleriyle canlılığını korur.
Yapısal özellikleri, aşırı yoğunluğu nedeniyle Skryabin'in özellikle son piyano yapıtlarının çalınmasının da, yorumunun da büyük zorluklar taşıdığını belirtelim.
Skryabin'in ilk dönem yapıtlarına örnek olmak üzere:
Etude Op.2 No.1 (1887) (2'31")
1894'te yazılmış Etüd Op.8 başlıklı 12 Etüd'den oluşan dizisinden,
No.1 (1'28")
No.10 (1'48")
No.12 (2'14")ü dinleteceğiz.
Dinlenecek bu dört Etüd'ü de piyanoçalar Piere Lane çalmaktadır.
< Müzik: Özel Arşiv (8'01") >
Dengeserlik anlayışında uzaklaşmaya başladığı "Orta dönem" yapıtlarına örnek olarak; 1997-1998 yılları içinde yazdığı, Liszt'in ve Franck'ın yapıtlarını usa getiren; Küçük Fa Diyez dengeserli Op.23, Üçüncü Piyano Sonatını ve dengeserlik dışına yönelmenin tam sınırında 1907 yılında yazılmış Op.53 "Beşinci Piyano Sonatı"nı dinleyeceğiz.
Her iki sonatı da John Ogdon çalıyor:
Op.23 3. piyano sonatı (18'41") (sıra:7)
Op.3 5. piyano sonatı (12'15") (sıra:17)
< MÜZİK: Özel Arşiv (30'56") >
Skrybin'in son dönem piyano sonatlarının hepsi de tek bölümlü olup, 6. ve 7. Sonatları 1911-1912 yılları içinde, 8,9, ve 10 sonatları 1912-1913 yıllarında yazmıştır.
Aslında Skryabin'in piyano için 12 tane sonatı vardır. Ancak bunlardan ilk ikisine opus sayısı vermemiş olduğu için on sonatının dışında kalırlar. Bu sayı dışı iki sonattan "Sonate-Fantasie" olarak tanımlanan 1886, daha sonra yazılıp sayı verilmemiş olanı (küçük mi bemol dengeserli) 1887-89 yılları arasında yazılmış olup, ilk yapıtlarındandır.
Bugünkü izlencemizde son dönem piyano yapıtlarına örnek olmak üzere Op.62,6 sayılı sonat ile, Op.66,8 sayılı sonatı dinleteceğiz. Bu sonatları Vladimir Aşkenazi'nin yorumuna göre dinleyeceğiz.
Op.62 6. Sonat (11'37")
Op.66 8. Sonat (13'29")
< MÜZİK: Özel Arşiv (25'06") >

15 Şubat 2012 Çarşamba

Çağlar ve Müzik - 06

Bölüm 6 / Orijinal Yayın Tarihi: 22 Şubat 1999



Cesar Franck'ın yapıtlarını tanıtmaya ayırdığımız bu ikinci izlencede onun yine iki yapıtına yer vereceğiz.
Önce 1886-87 yılları arasında yazmış olduğu piyano için; Prelüd, Arya ve Bitiriş /Finale adlı yapıtı. Piyanoyu Jorge Bolet çalıyor.
< MÜZİK: Özel Arşiv >
Cesar Franck'ın küğüne örnek olarak seçtiğimiz son yapıt, onun ölümünden bir yıl önce 1889'da yazmış olduğu büyük re / re majör dengeserli tek Dördül'üdür. Tıpkı tek senfonisi, tek keman-piyano sonatı gibi bu tek dördül'de içerdiği yoğun tinsel duyum ve anlatım bakımından Beethoven'in son dördülleri düzeyinde sonraki yapıtlara örnek olacak ölçüde mükemmeldir.
1. Bölüm - Poco Lanta
2. Bölüm - Scherzo
3. Bölüm - Larghetto
4. Bölüm - Finale-Allegro molto
buyurgulu Dördül'ü Gewandhaus Dörtlüsü seslendirmektedir.
< MÜZİK: Özel Arşiv >

5 Şubat 2012 Pazar

Çağlar ve Müzik - 05

Bölüm 5 / Orijinal Yayın Tarihi: 15 Şubat 1999



Bugünkü izlencemizi Belçika kökenli Fransız bağdar Cesar Franc'a ayırmış bulunuyoruz.
1822 yılında Belçika'nın Liege kentinde doğdu. 13 yaşında ailesiyle Paris'e geldi. 1837 yılında Paris konservatuvarına girdi. Çok başarılı bir öğrenci oldu. 1842'de konservatuvarı birincilikle bitirdi. Ailesi Liege dönmüş olduğu halde o dönmedi. Paris'te öğretmenlik, Notre Dame de Doretta ve Saint Jean-Saint François kiliselerinde orgculuk yaptı. 1872'de öğretmeni Benoit'nın yerine Paris Konservatuvarı'na Org öğretmeni atandı.
Cesar Franck en önemli yapıtlarını konservatuvar öğretmenliği sırasında 50 yaşından sonra ortaya koydu. Çok dingin bir yaşamı vardı. Çok iyi bir öğretmendi. Öğrencilerinin yetişmesinde, onların yetenekleri doğrultusunda kendilerini gösterebilmeleri için bilgisiyle onları donandırırdı, hep yanlarında oldu. Bu öğrencilerin çoğu sonraki kuşağın tanınmış bağdarları oldular. Birkaçını sayalım: Vincent d'Indy, Henri Duparo, Ernest Chausson, Guy Ropartz, Gabriel Pierne...
Franck, Liszt ve Wagner'den etkilenmiş, özgürce özgün bir küğün yaratıcısı olmuş, sonraki kuşağa yol göstermiştir. Ne ki yaşadığı dönemdeki Fransız küğü opera ve operet tutkunluğu ile sınırlı sayılabilirdi. Saltık küğ anlayışı önemsemiyordu. Franck ortaya koyduğu yapıtlarla Fransız küğüne; hafiflikten uzak yoğun ve derin bir söyleyiş, yapısı gevşekliğe kaçmayan sıkı, yapısalcı bir doku örneği getirerek, günün sosyetesinde geçerli olan yelincek ve yüzeysel küğ anlayışına tek başına karşı çıkmaya çalışmış, anlaşılmamasını hiç umursamadan verimini sürdürmüştür. Ancak çevresini sarmış öğrencileri onun ne yapmak istediğini anlayarak sağlığında yeterince tanınmamış/değerlendirilememiş öğretmenlerini tanıtmaya ve onun açtığı çığırda yürümüşlerdir.
Franck'la aynı dönemde yaşamış olup, operalarıyla ünlenmiş olan Charles Gounod, Franck'ın senfonisinin ilk seslendirilişinden sonra onun küğü için "değiştirilemez yeteneksizliğin anlatımı" demiştir. Buna karşılık yıllar sonra Maurice Ravel bir yazısında Cesar Franck'ı küğünü tanımlamak için "Dingin, yüce ıralı ezgilerle, eşsiz zenginlikte cesaretle yapılmış uyumlar..." demiştir.
Franck, Liszt'i en iyi anlayanlardan biriydi. Onun birçok yapıtında görülen "monomatik/tekezgizellik" anlayışını geliştirerek "Dönemsel biçim" anlayışını getirmiştir. Böylece kocaman bir yapıt tek bir düşünce çekirdeğinin geliştirilmesiyle ortaya koyulabilmektedir.
Cesar Franck da Liszt gibi orgu önemsemiş, org için değerli yapıtlar vermiştik. Yine Liszt gibi "senfonisel yır" türüne önem vererek beş tane yapıt ortaya koymuştur. Ne yazılı ki Cesar Franck denildiğinde bugün tek "senfonisi" ve tek "keman-piyano sonatı" dışında öteki yapıtlarını hemen usa gelmemekte, bunlar yeterince tanınmamaktadır.
Örneğin türleri içinde çok üst düzeyde yer almaları gerekirken tek Dördül'ünün bugüne değin ülkemizde hiç seslendirilmemiş olduğu gibi herhangi bir kaydının da radyolarımızda yayınlanmamış olduğunu, bunun gibi piyano yazını içinde önemli ve özel bir yeri bulunan "Prelude Choral ve Füg" ile "Prelüd arya ve bitiş/final" adlı yapıtlarının piyanoçalarlarımızın hiç birince bir dinleti izlencesine koyulmamış olduğunu söyleyebiliriz.
Cesar Franck'ın bizde pek tanınmayan yapıtlarını dinlemeye ayırdığımız iki izlencenin bu ilkinde, onun piyano için 1884 yılında yazmış olduğu "Prelüd, Koral ve Füg" başlıklı yapıtı ile kimi küğ yazarlarınca onun başyapıtı sayılan ve tümü bizde hiç seslendirilmemiş olan koro ve orkestra için 1886-1888 yılları içinde yazdığı senfonisel yır'ı, Psyche'yi dinleyeceğiz.
Prelüd, Koral ve Füg adlı yapıtı piyanoda Jorge Bolet seslendirmektedir.
< MÜZİK : Özel Arşiv >
Şimdi de sıra üç bölümlü Senfonisel yır, Psyche'de. BBC Welsh korosu ile BBC Wales Ulusal Orkestrasını Tadaaki Otaka yönetiyor.
< MÜZİK : Özel Arşiv >

Çağlar ve Müzik - 04

Bölüm 4 / Orijinal Yayın Tarihi: 8 Şubat 1999



Bugünkü izlencemizi çoklukla Franz Liszt'in son dönem yapıtlarına ayırmış bulunuyoruz. Liszt'in son dönemi 1870 yılından ölüm tarihi olan 1886 yılına uzayan bir süreci kapsamaktadır. Liszt, son döneminde çoğunlukla küçük piyano parçaları yazmıştır. Org için koro için dinsel nitelikli birkaç yapıt da ortaya koymuşsa da piyano parçaları küğ tarihi bakımından büyük önem taşımaktadır.
Piyano için yazılmış bu parçalar küçüktür ama, küğün geleceğini belirlemede önemleri büyüktür.
Liszt 1830 - 1848 yılları arasında, ilk döneminde, kimi yapıtlarında da yeni denemelere girişmiştir. Örneğin l830'da yarattığı; yaylı çalgılar ve piyano için "Malediction / Kargış - İlenme" adlı yapıtında dengeserlik (tonalite) bağının zayıflaması daha özgür bir biçim ve biçem anlayışına ulaşabilmek için dörtlü aralıkları ilk kez kullanmayı gözetmiş, böylece Skryabin'den çok önce tutanaksız - bağımsızlaşmış dengeserlik anlayışını gündeme getirmiştir.
Gerek bu ilk dönem yapıtlarında, gerekse 1848 - 1861 arası "Weimar Dönemi", ya da daha sonra 1861 - 1869 arasında "Roma Dönemi" yapıtlarında dengeserlik bağından sıyrılmak için yer yer değişik yöntemleri kullanmışsa da, dengeserlik anlayışını tümden geriye atan, alacalı/kromatik yapısıyla, ezgilemesinin bile alışılanın dışında özgürce kıvrımlaştığı bir biçemi son dönem yapıtlarında görmekteyiz.
Tanınmış İngiliz bağdar ve küğbilimci Humphrey Searl, Liszt'in son dönem yapıtlarını "Bach'la Schönberg'i birbirine ulaştıran köprü" olarak görür. Bugün dinleteceğimiz ilk üç yapıt, Liszt'in "Gezi Yılları" başlığı altında toplamış olduğu üç albümün her birinden bir alıntıdır.
İlk parça: 1. Geziyılı (İsviçre) albümünden; Wallenstadt Gölünde/Au Lac de Wallenstad (1836 yılında yazıldığı sanılmaktadır) (3'28")
İkinci parça: 2. Gezi yılı'ndan (İtalya) Il Pensoroso (1838 - 1839 yılları arasında yazılmış.) (4'39")
Üçüncü parça: 3. Gezi Yılı'ndan: Les Jeux a la Villa d'Este/Villa Este'de su oyunları - 1877'de yazılmış. Liszt'in bu parçasının izlenimciliği çağrıştırdığı düşünülebilir. Maurice Ravel'in 1901'de yazacağı ünlü "Jeux d'eaux / Su oyunları" parçasına esin kaynağı olduğunu bilmekteyiz. (7'48")
Üç parçayı da Andre Watts seslendirecek.
< MÜZİK : Özel Arşiv >
Bundan sonra sunacağımız yapıtların hepsi Liszt'in son döneminde; (1881-1885) yılları arasında yazılmıştır.
Bu yapıtların tümüne egemen olan havanın "ölüm önsezi" olduğu söylenebilir. Yine bu parçaların hepsinde dengeserlik anlayışını geriye atan - dengeserlik dışına yönelen ileri adımların atıldığı gözlenebilir.
Önce Mikhail Rudytden üç parça dinleyeceğiz:
3) Külrengi Bulutlar/Nuages Gris (4) (3'02")
4) R.Wagnertin mezarında (2'06")
5) Czardas Obstine (3'03")
< MÜZİK : Özel Arşiv >
Son olarak Andrea Bonatta'nın Liszt'in piyanosunda çaldığı 8 parça dinleyeceğiz. Sırasıyla şu parçalar:
1- (6) La Lugubre gondola I (Yas Gondolu) (4'10")
2- (7) Lugubre Gondola II (Yas Gondolu) (7'27")
3- (8) R. Wagner Venedik'te (3'58")
4- (9) Uykusuz, Soru ve Yanıt (2'08")
5- (11) Karanlık/unstern (6'17")
6- (12) Trauvervorspiel und Trauermarsch (6'15")
7- (13) En Reve-Nocturn (2'25")
8- (14) Bagatelle sans tonalite (3'03")
< MÜZİK : Özel Arşiv >