27 Haziran 2012 Çarşamba

Çağlar ve Müzik - 25

Bölüm 25 / Orijinal Yayın Tarihi: 28 Haziran 1999



Schoenberg'in yapıtlarından söz ettiğimiz önceki bir izlencemizde, İgor Stravinski'nin Schoenberg'in Op.21 Pierrot Lunaire'inin provalarını izleyerek büyük ölçüde etkilendiğini, Paris'e dönünce Schoenberg'in yaptıklarından, arkadaşı Maurice Ravel'e sözettiğinden bunun sonucu Maurice Ravel'in 1913 yılında Stephan Mallarme'nin üç şiiri üzerine: Soprano, yaylılar dörtlüsü, 2 flüt, 2 klarinet eşliğinde şarkı yazmış olduğunu, Igor Stravinski'nin de Üç japon Şarkısını 1912 -1913 yılları arasında yazmış olduğunu belirtmiştik. Bugünkü izlencemizin ilk yapıtı olarak; Maurice Ravel'in dolaylı olarak Schoenberg etkisiyle yazdığı Üç Mallarme Şarkısı'nı sunacağız. Ravel'in 1913 yılında yazdığı Üç Mallarme Şarkısı'ndaki şiirlerin başlıkları şöyle:
1. Soupir/İççekme
2. Placet futile/İşe yaramaz arzuhal
3. Surgi de la croupe et du bond/Terkiden, zıplayıştan kurtulmuş.
Soprano Felicity Lotte'a Paris Oda Orkestrası sanatçıları eşlik ediyor.
KÜĞ (MÜZİK) : M. Ravel – Mallarmé Şarkıları (11'34")
Şimdi de İgor Stravinski'nin 1913 yılında yazdığı "Üç Japon Şarkısı"nı ve hemen ardından 1914'te "Pribautki" başlığı altında, halk şiirleri üzerine yazdığı "hoşagider/sevimli" olarak tanımladığı dört şarkısını sunacağız.
Üç Japon Şarkısının başlıkları şöyle:
1. Ozan Akahito'dan "İnelim Bahçeye"
2. Ozan Mayatsumi'den "Nisan Geliyor"
3. Ozan Tsaraiuki'den "Nedir Uzaktan O Denli Ak Görünen?"
Bu üç Japon şiirinin ardından dinleyeceğiniz Rus halk şiirleri üzerine yazılan dört "hoşagider/sevimli" şarkıların başlıkları da şöyle:
1. Armand Amca
2. Fırın
3. Albay
4. Yaşlı adam ve tavşan
Üç japon şarkısı ve ardından dört sevimli şarkıyı soprano Lydia Davidova'dan oda orkestrası eşliğinde dinleyeceğiz.
KÜĞ (MÜZİK) :İ. Stravinski – Japon Şarkıları, Hoşagider Şarkılar (10'00")
Stravinski'nin ilk seslendirilişi fırtınalar yaratmış olan "Bahar Ayini " yapıtından sonra özgünlüğünü, öncülüğünü yitirdiği, giderek yeni klasikçilik akımı içinde eski ustalara öykünmeyle yetindiği, çığır açıcı yeni hiçbir yapıt ortaya koyamadığı epeyce yazılmış, söylenmiştir. Bunu, "Bahar Ayini"nin gördüğü tepkiden ürküntüye düşmeye bağlayanlar olduğu gibi, özgün esin tükenmesine karşılık başka ustaların verimlerinden yararlanarak taklit yapıtlar ortaya koymakla tükenmişliğini gizlemeye kalkıştığını öne sürenler de olmuştur. "Bahar Ayini" Stravinski küğünün doruk noktalarından birisidir. Ateşkuşu-Petruşka-Bahar Ayini sıralamasında; ezgisel yürütümün parçalanarak, örge bölümcüklerin tartısallığı öne çıkarma tutkusunun sıra taşları olarak görebiliriz. Bu yönlenme yalnız bu üç yapıtla sınırlı kalmamıştır. Stravinski'nin esin kökeninin Rusya'ya bağlı olduğu 1901'den 1919 yılına dek süren birinci döneminde ortaya koymuş olduğu öteki yapıtları; 1908-1914 yılları arasında yazmış olduğu "Bülbül" operasında, 1915-1916 yılları arasında yazdığı "Tilki" Oda Operasında, 1914-1923 yılları arasında ortaya çıkan ''Düğünler'' adlı balesinde de tartısallık amacına bağlı kaldığını görürüz. 1919 yılından 1953'e dek süren ikinci döneminde Stravinski verimindeki esin kaynağını değiştirmiş olarak karşımıza çıkar. 1919 yılında yazdığı "Pulcinella" balesinin en açık biçime belirlediği yön; kaynak ezgiselliğin eski ustaların yapıtlarından alıntılar/biçimler/biçemler almaya yönelmiş olduğudur. "Pulcinella" bale küğünde Stravinski, Pergolesi'den aldığı ezgilerle, yazılmış bir küğ üzerine yeni/kendisinin olan bir küğ yaratımını önceler. 1919'dan 1953'e dek sürecek bu ikinci dönemde tartısallık anlayışı; birincil öge olma önemini, çıplaklığını/ilkelliğini yitirmiş, ezgiyle bütünleşme/bağımlaşma yoluna girmiştir. Böylece "Yeni Klasikcilik" akımı içinde, eski ustaların/tuttuğu bağdarların ezgilerinden yararlanarak, çok kez eskiden yazılmış bir küğ üzerine kendince uygun gördüğü uyum ve tartı kurgusunun eklenmesiyle eski küğü yeniden yazmayı öngörür. Böylece "Pulcinella" yapıtında Pergolesi'yi, "Perinin Öpüşü" balesinde Çaykovski'yi, "Kart Oyunu" balesinde Rossini'yi ele almış, Piyano ve Üflemeler Orkestrası için Konçerto'da J.S.Bach'dan esinlenmiş, bu küğlere kendi tümce anlayışını, kendi uyum anlayışını ve kendi girdi/kontrapunt anlayışını ve tartımlılığını eklemiş bir Stravinski küğüyle karşılaşırız. Stravinski, bu küğlerinde resim sanatında gördüğümüz; Collage/Yapıştırma yöntemine uygunluk içindedir. Bu yönden bakınca Picasso'nun resimde yaptığını Stravinski'nin küğde yapmış olduğunu söyleyebiliriz. İki sanatçının da; parçalayıp, yeniden "kendince" bütünleştirme anlayışında benzeyişme, yaklaşıklık vardır.
Stravinski, 1913'te "Bahar Ayini"ninde tartımı küğün en çarpıcı, birincil ögesi olarak öne çıkardığı dönemde, 1901'de başlamış olduğu "Bülbül" operasını da yazıyordu. Yapıtını 1914'te bitirdiğinde Birinci Dünya Savaşı başlamıştır. Savaş, orkestraların kadrolarını zayıflatmıştır... Geniş kadrolu orkestra yapıtları yerine daha küçük kadrolu, oda küğü toplulukları için yapıt ortaya koymak seslendirilme yönünden daha elverişlilik göstermektedir.
Stravinski 1915 - 1916 yılları içinde bir Rus söylencesine dayanan "Çerinin/Askerin Öyküsü" yapıtını yazar. Stravinski'nin anlattığı Rus söylencesine göre cönkü İsviçreli Ozan Ramuz yazar. Konu, evine dönen bir askerin elindeki kemana göz koyan şeytanla pazarlığa girişen askerin şeytana sattığı kemana karşılık aldığı yeni yaşamının gerçek dışına kaymasını betimler. Bir anlatıcı öyküyü anlatır. Konunun gerektirdiği yerlerde, sonradan ardış/Suite durumuna sokulabilecek yönde küğ parçaları bulunur. Bunlar; bir keman, bir klarinet, bir fagot, bir kornet, bir trombon, bir kontrabas ve vurma çalgılarla seslendirilir. Ancak yapıtın daha sonra ardış/suite olarak değişik düzenlemeleleri yapılmıştır.
Bizim size şimdi dinleteceğimiz beş bölümlü ardış, keman, klarinet ve piyano için yapılmıştır. Klarineti Walter Boeykens, kemanı Marjeta Korosch, piyanoyu Robert Groslot çalmaktadır. Bölümler şöyledir:
1.Askerin marşı
2.Askerin kemanı
3.Küçük Dinleti /Konser
4 Tango, Vals-Ragtime
5.Şeytanın Kırını/dansı
KÜĞ (MÜZİK): Stravinski – Çerinin Öyküsü (14'26")
Stravinski 1919 yılında yalkın klarinet için üç parça yazmıştır. Tüm usta klarinetçilerin seslendirmeyi benimsedikleri bu çok kısa ama hüner isteyen parçacıkları Walter Boeykens'in klarinetinden sunuyoruz.
KÜĞ (MÜZİK): Stravinski – Klarinet için 3 parça (4'04")
"Bahar Ayini"nden sonra 1914'te başlayıp ancak 1923 yılında bitirebilmiş olduğu, Rus düğünlerinde görülen/görülebilir olaycıkları özümseyen, yalkıcılar, koro, dört piyano ve vurma çalgılar için yazdığı "Les Noces/Düğünler" adlı yapıtını dinleteceğiz.
Soprano Mireille Quercia/ Sharon Cooper/mezzosoprano,/Pierre Capelle/tenor,/Pali Marinov/bas,/Çağdaş Koro/Strasbourg Vurmaçalgılar Topluluğu ile Roland Conil, Raffi Arzoumanian-Jeanine Vieuxtemps, Jacques Raynaut piyanolarda, yapıtı Roland Hayrabedian yönetiyor.
KÜĞ (MÜZİK): Stravinski – Les Noces/Düğünler (23'13")

Not: Tekrar yayında kısaltılmış olan programın ses kaydında Çerinin Öyküsü yayınlanmamıştır.

20 Haziran 2012 Çarşamba

Çağlar ve Müzik - 24

Bölüm 24 / Orijinal Yayın Tarihi: 21 Haziran 1999



Bugünkü izlencemizde İgor Stravinski'nin "Petruşka" ve "Bahar Ayini" balelerinin küğlerini sunacağız. Gerek Petruşka, gerekse Bahar Ayini baleleri Diaghilev'in hazırladığı toplulukca ilk kez Paris'te sahnelendi. Petruşka 1911 yılının Haziran ayının 13'de Chatelet Tiyatrosunda, Bahar Ayini 1913 yılı 29 Mayısında Champs-Elysee tiyatrosunda Petruşka, Ateş Kuşu balesiyle başlamış başarıyı daha yukarılara tırmandırdı.
Ateş Kuşu balesinde Kastcei'nin Kırını'nda görülen tartısal yöneliş bu kez balenin tümüne yaygınlaşmış durumdaydı. Ne ki Ateş Kuşu'nda sezilen oldukça romantik, duygusal söyleyiş yitmiş, izlenimciliğe, simgeciliğe ve gizemciliğe karşıt, çok dengeserli, ereği tartısal etkinlik olan, etkisi nerdeyse fiziksel denebilecek, nesnel bir küğe ulaşmış bulunuyordu. Yine de içten içe dengeserlik anlayışını koruduğu, ezgiselliği de elden bırakmadığı için, çarpıcı, yırtıcı tınaşlarının yoğunlaşmasına karşın açıklığını yitirmiyor, büyük beğeni toplamış bulunuyordu.
Konu, bir panayır yerindeki türlü etkinliklerin (dadıların, seyislerin, arabacıların, ayı oynatıcısının kırınları) sergilenmesi yolundadır. Ancak panayır yerindeki bir kukla tiyatrosunda kuklacının, Petruşka, Petruşka'nın sevdiği balerine ve balerina'ya sahiplenen ve kendisinin sayan Arap arasındaki; sonucu iyi yürekli çok duygulu Petruşka'nın kıskanç Arap tarafından kılıçla kovalanıp öldürülmesiyle biten serüven Panayır gösteriminin odağını oluşturur. Arab'ın Petruşka'yı öldürmesi karşısında izleyiciler korkarak kaçışmaya başlayınca, kuklacı görünür, ürküntüye gerek bulunmadığını belirler. Çünkü ölen tahtadan yapılmış bir kukladır. Kırılmış, parçalanmış kuklayı alıp sahneden çekilirken, tahtadan cansız olduğunu söylediği kukla Petruşka'nın tini/ruhu göğe ağar.
Yapıtı Pierre Boulez yönetimindeki New York Filarmoni orkestrasından dinleyeceğiz.
KÜĞ / MÜZİK: Stravinski – Petruşka (33'55")
Bahar Ayini'nin 1913 yılı 29 Mayısındaki ilk seslendirilişi küğ tarihinin en büyük skandallarından birisinin kopmasına neden oldu. Küğ başladıktan kısa süre sonra salonda bağırıp çağırmalar başlamıştı. Dinlediği küğden bir şey anlamayan tutucu izleyicilerle, yapıtın seslendirilmesinin sürmesini isteyenler birbirine girmiş, bağırıp çağırmalar, karşılıklı yumruklaşmaya kadar ulaşmıştı. Salonda bulunan Saint Saens, hiddet içinde "Kimse şimdiye kadar beni böyle kandırabilmiş değil" diye bağırarak salonu terkediyordu. Debussy ise çevresinde bağırıp çağıranlara yakarıyor: Lütfen gürültü etmeyin de şu nefis küğü dinleyebilelim, diyordu. Kimileri dışarı fırlamış otomobillerin arabaların klaksonlarını söküp getirerek bağırttırıp duruyorlardı. Bugün o günün olaylarına göz atarak bir anlam vermeye çalıştığımızda kopan fırtınanın azgınlığını o günün ses dünyasında egemen olan ezginin baştacı edilmişlik durumunu unutacak olursak, yeterince anlamlı bulamayabiliriz. Stravinski, Bahar Ayini yapıtında küğün asıl yönlendiricisi sayılan ezgiyi soyutlamış, yerinden etmişti. Bu, küğü ezgisizdi demek değildir. Bahar Ayini yer yer iyice ezgiseIdir. Ne var ki ezgisel olduğu yerlerde de uyum anlayışının nedeni olmaktan uzak tutulmuş, uyum çok kez tek başına ezgi verisinden uzak/örtüşmesiz, tartım ögesi olarak kullanıldığı gibi, ezgi ile birlikte duyulduğu yerlerde de, birbirlerinden soyutlanmış olarak, çoklukla birbirine zıt, ayrı değerler yönelişler olarak birbirleriyle kaynaşmak yerine zıtlıklarıyla birbirini belirginleştirir/bağımsızlaştırır yönde ele alınmışlardır. Stravinski'nin uyguyu tartıma dönüştürerek ezgiden bağımsız kılmasındaki bu kopuş Bahar Ayinine gösterilen o çılgıncasına tepkinin asıl nedeni olmuştur. İleriki yıllarda küğde öyle çok değişmeler oldu, kulaklar türlü zıtlaşmalardan doğan gerginliklere öylesine alıştı ki, Stravinski'nin ezgi/uyum/tartım zıtlığından kaynaklanan bir küğe yol gösterdiği için tepkiyle karşılaştığını görebilmek bugün artık oldukça zorlaşmıştır. Bahar Ayini'nin ilk seslendirilişinden bu yana 86 yıl geçmiştir. Bugün artık çağdaş küğün klasikleri arasında yerini almış, seslendirildiği dinletilerde tepki yerine bol alkış toplayan bir yapıt olmuştur.
Balenin konusu putatapar Rusya'da Yeryüzünü kutsama töreni ile ilgilidir. Baharın gelişiyle verimliliğin artması umuduyla yeryüzü kutsanır. Değişik kırınlar, değişik öbeklerce kut-tören olarak oynanır. İkinci bölümde Seçilmiş kurban kızın bahar tanrısına kurban edilmeden önce rahiplerce kut kırına zorlanması sonunda, yaptığı kırından bitkin düşen kurban kızın yere yığılması sergilenir. Yapıtı yine Pierre Boulez yönetiminde Cleveland Orkestrasından dinleyeceğiz..
MÜZİK: Stravinski – Ateş Kuşu (52'00")

Not: 23. bölüm metninin ilkyarısı, ve Scherzo Fantastique eseri bu hafta yayınlanırken, tekrar yayında kısaltılmış olan programın ses kaydında Petruşka yayınlanmamıştır.

13 Haziran 2012 Çarşamba

Çağlar ve Müzik - 23

Bölüm 23 / Orijinal Yayın Tarihi: 14 Haziran 1999



Sayın Dinleyiciler; bugüne gelinceye değin yirminci yüzyılın küğünün öncülerinden; Liszt'den başlayarak. Cesar Franck, Debussy, Skryabin, Schoenberg'in yapıtlarından söz ederek örnekler sunmaya çalıştık. Bugün 20. Yüzyıl küğünün oluşumunda öncü sayılan bağdarlardan bir başkası; İgor Stravinski'den söz ederek yapıtlarından örnekler vereceğiz.
Igor Stravinski, 17 Haziran 1882'de Çarlık Rusyası'nda Petersburg'a yakın Oranienbaum kentinde dünyaya geldi. Babası Petersburg operasında bas sesiyle sanatçıydı. İgor stravinski dokuz yaşındayken piyano öğrenmeye başladı. Hukuk öğrenimi gördü. 23 yaşındayken 1905'te bu öğrenimi tamamladı. Ancak Hukuk Öğrenimi gördüğü sıralarda 1902-1905 yılları arasında Rus Beşleri'nden Rimski Korsakof'tan özel dersler aldı. Korsakof onu bağdarlığa yöneltti. Genellikle görüş alış verişi biçiminde geçen bu derslerden stravinski'nin çıkardığı sonuç; bağdar olarak neleri yapmaması gerektiğini öğrenmek olmuştu. Korsakof'tan aldığı dersler dışında akademisel bir eğitim görmedi. Bağdarlık yolunda kendi kendisinin yetiştiricisi oldu. İlk seslendirilen yapıtı: Op.1 Mi bemol Senfoni'yi 1905-1907 yılları arasında yazmıştı. Bu ilk yapıtında çığır açıcı bir yan görülmez. İkinci yapıtı; ır ve orkestra için "Pan ve Çobankız" üç şarkıdan oluşuyordu. Öğretmeni Korsakov'a sunulanmıştı. Bu yapıtını yazdığı sırada, yaşca kendisinden biraz büyük Prokovski adındaki arkadaşı, o dönemin Rusya'sında hiç tanınmayan, yapıtları seslendirilmemiş olan; Cesar Franck, Gabriel Faure, Claude Achille Debussy'nin yapıtlarından söz ederek onu bu bağdarların yapıtlarını tanımaya yöneltmişti. stravinski bundan sonra Debussy ile mektuplaşmya da başlamıştı. "Pan ve Çobankız" yapıtının ilk seslendirilişinde Korsakov da hazır bulunmuş, dinletiden sonra, yapıt için "Kuşkulu bir Debussy" tanısını yapmıştı. Stravinski'nin üçüncü yapıtı; orkestra için "Fantastik Scherzo" 1909 yılında ses1endirildiğinde, yapıtını adına sunulamış olduğu öğretmeni Rimski-Korsakov bir yıl önce ölmüştü. Yapıtın yeni tını arayışları ve parlak orkestralaması tanınmış sanat düzenleyicisi/emprezaryo'su Sergei Diaghilev'in ilgisini/dikkatini çekmişti. 1872 doğumlu olan Diaghilev ile Stravinski arasında bu dinletiden sonra bir dostluk bağı kuruldu, verimli bir işbirliği gündeme geldi. Bu ilişki Diaghilev'in 1929 yılındaki ölümüne dek sürdü. Stravinski'nin ününü doruğa ulaştıran yapıtları: Ateşkuşu 1910'da, Petruşka 1911'de, Bahar Ayini 1913'te bu işbirliği sonucu Paris'te gösterime sunuldu. 1914'te Stravinaki Rusya'dan tümüyle ayrıldı. I.Dünya Savaşı sırasında çoklukla İsviçre'de oturdu. Savaş sonrası Fransa'ya yerleşti. 1934'te Fransız uyruğuna geçti. 1939 yılında Harward Üniversitesinin çağrılısı olarak ABD'e gitti ve yerleşti. 1945'te ABD uyruğuna geçti. Sovyet Rusya'da 1917 devriminden kısa bir süre sonra, tüm Stalin döneminde, öteki öncü bağdarlar: Schoenberg, Berg, Webern, Bartok, Hindemit'in yapıtları gibi Stravinaki'nin küğü de "decadence/yoz" küğ olarak yaftalanıp Sovyetler Birliğinde seslendirilmesi yasaklandı. Stravinski, anayurduna, Stalin'in 1953'te ölümünden dokuz yıl sonra 1962'de sekseninci yaşının kutlandığı yıl gidebildi. Çok büyük ilgyle karşılandı. Moskova'da Leningrat'ta kendi yapıtlarını yönetti. 1911 yılının 6 Nisan günü New York'ta öldüğünde çağının en önemli/büyük bağdarlarından birisi olduğu tüm dünyaca olumsanmış bulunuyordu.
Bugünkü izlencemizde stravinski'nin bağdarlık serüveninin başlarında yer alan iki yapıta yer vereceğiz. Bunlardan ilki, konuşmamızın başında söz ettiğimiz "Scherzo Fantastique"tir.
Filarmonia Orkestrasını Eliahu İnbal yönetmekte.
KÜĞ (MÜZİK) : Stravinski - Scherzo Fantastique (13'05")
Dinleteceğimiz ikinci yapıt, Stravinski adını önemli/dikkate değer bir kata yükselten "Ateş Kuşu" bale küğü olacak. Yapıtın ilk seslendirilişi ve sergilenişi 1910 yılınıın 25 Haziran günü Paris Operası'nda olmuştur. Diaghilev, bir Rus söylencesi üzerine sahneleyeceği balenin küğÜnü hazırlamasını Stravinski'den istemişti. Ateş Kuşu bale olarak da küğ olarak da büyük başarı sağladı. Yeni tını arayışları, parlak orkestralaması beğeni toplamıştı. Ancak yapıtın en çok ilgi çeken bölümü "Ölümsüz Kastchei(Kaşeyi)nin "Cehennemlik Kırını/Dansı" olmuştur. Bir halk ezgisinin bütününden kopartılmış, birbiri ardınca yinelenen örgelerin, gittikçe azgınlaşan kakışmalı tınaşlara ulaşacak yönde, tartısal coşku içinde sergilenmesi alışılmadık bir şiddet söylemi getiriyordu. Stravinski, Ateş Kuşu'nun küğünden aldığı kimi bölümlerle beş parçalık bir ardış/süite de hazırlamıştır. Ancak tarihi belli olmayan ilk Ardış'ın hazırlanmasından sonra, orkestralamada bazı değişiklikler yaparak 1919'da ikinci, 1945'te üçüncü kez Ardış'ı yayınladı. Bunlardan en çok seslendirilen 1919 yılında yaptığı değişikliğe göre ortaya çıkardığı ardıştır. Bizim bugün size dinleteceğimiz "Ateş Kuşu" yapıtın sonradan ortaya koyulan "Ardış" biçimi değil, 1910 yılında bale olarak sahneye koyulan yapıtın küğünün tamamıdır. Balenin konusu kısaca şöyledir: Genç avcı İvan Tsarevitch (Çareviç), bilmeden, kötü tınlı "Ölümsüz Kastcei (Kaşeyi)nin büyülü bahçesine girer. Orada gördüğü Ateş Kuşu'nu avlar. Kuş, kendisini bırakması için yalvarır. Eğer bırakırsa zorda kaldığında çağırırsa yardıma koşacağı sözünü verir. Çareviç, Ateşkuşu'nu bırakır. Büyülü bahçede, Kastcei'nin büyüleyerek alıkoymuş olduğu 13 tutsak prensesin altın bir elma ile top oynadıklarını görür. Büyülenmiş prensesleri kurtarmak ister. Kastchei'nin saray bekçisi olan canavarca tutuklanır. Kastcei gelir. Çareviç'i öldürecektir. Çareviç Ateşkuşu'nu yardıma çağırır. Ateşkuşu gelir, büyüleyen bir şarkı söyleyerek Kastchei'yi ve yardımcılarını uyutur, Çareviç ve prenseslerin kurtulmasını sağlar.
Stravinski'nin Ateş Kuşu balesinin tümünü Eliahu İnbal yönetiminde Filarmonia Orkestrasından dinleyeceğiz.
MÜZİK: Stravinski – Ateş Kuşu (52'00")

Not: Tekrar yayında kısaltılmış olan programın ses kaydında Stravinski'nin Scherzo Fantastique başlıklı yapıtı yayınlanmamıştır.

6 Haziran 2012 Çarşamba

Çağlar ve Müzik - 22

Bölüm 22 / Orijinal Yayın Tarihi: 7 Temmuz 1999



Arnold Schoenberg 1913 yılında hem Op.22 Orkestra eşlikli dört şarkı adlı yapıtına hem de Yakup'un Merdiveni adlı oratoryosuna başlamıştı. Bunlardan Op.22 dört şarkı bitirdi. Geçen izlencemizde bu şarkıları dinletmiştik. Bugünkü izlencemizde yer alan Yakup'un Merdiveni adlı oratoryosunu ise bitirememiştir. Yapıtı üzerinde daha kaç yıl çalıştığını da bilemiyoruz. 1921 yılına kadar yaptığını bitirmeye uğraştığı, ondan sonra bitirme uğraşından vazgeçerek bitmemiş olarak bıraktığı söylenmişse de kesinlik taşımaz. Kesin olan yön, Yakup'un Merdiveni adlı oratoryosunda Schoenberg'in dengeserlik dışı/atonal küğ anlayışından dizisel yöntemin kurallarını çıkarmaya çalıştığı döneminin en dikkate eğer ürünlerinden oluşudur.
Schoenberg 1914 yılından 1923 yılına dek yeni hiçbir yapıt ortaya koymaz. Küğbilimciler onun suskuyla geçen bu dokuz yılını 1923 yılında dizisel yöntemin kurallarını açıklayacağı kitabının hazırlandığı bir düşünce dönemi olarak belirtmek isterler genellikle. Değerli küğbilimcimiz Sayın Leyla Pamir, Schoenberg'in Yakup'un Merdiveni yapıtı için şunları yazmıştır kitabında:
1921 yılında tamamlanmadan bırakılan Yakup'un Merdiveni, aynı zamanda 12 ses yolunun ve kuramlarının da bir arayışıdır. Yapıttaki melek Cebrail'in sözleri belki de bu yeni yolun ifadesiydi: "Sağa ya da sola, öne ya da arkaya, yukarı ya da aşağı bakmadan, daha ne kadar zaman gidilecek diye sormadan, yürümelidir". Yakup'un Merdiveni'ndeki melek Cebrail de kendi iç dünyasının bir parçasıydı. Cebrail'in insanlıkla bütünleşme arzusu bestecinin de ana temasıydı ve Schoenber kendisini de bu ana temanın bir çeşitlemesi olarak görüyordu. Cebrail gibi acılardan arınabilmek için her şeyi sonuna kadar aramak, yaratma edimini en yoğun hâle getirmek zorundaydı Schoenberg. Birbiriyle ilintili oniki sesle besteleme yönteminden Schoenberg Armoni Bilgisi'nin 1923'teki üçüncü baskısında şöyle söz eder: "On iki sesle Alman müziğinin gelecek yüz yılını güvence altına aldım. 1921 ile 1923 arasında bestelediğim Op.23 piyano parçalarında motifleri bilinen yöntemlerin dışında on iki sesli dizinin içinde de kullandım. Bu dizinin içinden yeni motifler, temalar, eşlikler ve akorlar elde ettim. Op.24 Serenat'ın Sone bölümünün oniki ses tekniği henüz ilkel olmakla beraber gerçek bir on iki ses parçasıdır. Yakup'un Merdiveni'nden sonra bu on iki ses denemelerine ilk kez 1921'de Op.25 Piyano Süitinde başlamıştım. İki yapıtta da farkına varmadan girmiş olduğum bu yol bana amacımın gerçek anlamını açıkladı: Düzen ve kural. Bu yol, yeni ve daha sağlam bir düzene atılan adımdır.
Schoenberg'in sözlerinde geçen dizisel yönteme geçiş döneminin mirengi taşları sayacağımız söz konusu yapıtları sırasıyla sunacağız. Önce 1913'te başlanıp bitirilemeden kalmış, bu nedenle opus sayısı alamamış Yakup'un Merdiveni Oratoryosunu dinleyeceğiz.
Siegmund Nimsgern, Mady Mesplé, Paul Hudson, Ian Partridge, John Shirley-Quirk, Kenneth Bowen, BBC Korosu söylüyorlar; BBC Senfoni Orkestrasını Pierre Boulez yönetiyor.
MÜZİK: Yakup'un Merdiveni (47'29")

Not: Bu bölümün orijinal metni bulunamadığından tekrar yayınlanışında kullanılan kısaltılmış metni bloga alınmıştır.