28 Mart 2012 Çarşamba

Çağlar ve Müzik - 11

Bölüm 11 / Orijinal Yayın Tarihi: 29 Mart 1999



1862 doğumlu olan Claude Achille Debussy, bitirebilmiş olduğu tek operası "Pelleas ve Melisande"a 1892 yılında otuz yaşındayken başlamıştı. İki yıl sonra operayı bitirdiğini sanarak yayınevine satmış ancak bir süre sonra yazdıklarını yeterli bulmayarak yapıtını geri almış, 1902 yılına gelinceye değin üzerinde daha sekiz yıl durarak operasını bitirebilmiştir.
Simgeci/sembolist Maeterlinck'in oyununun belirsiz, masalsı bir ortamda geçişi, acının, acınmanın hiçbir zaman bağırtıya, hüngürtüye varmayan, konuşmalar yoluyla görsel yanı çok güçlü bir tasımlamayı amaçlayan yapısı, Debussy'nin izlenimsel-görsel küğe çok elverişli bulunuyordu.
Olay belirsiz bir çağda, belirsiz bir ülkede geçer. Konu: Yaşlanmaya başlamış olan Goland'nun bir ormanda avlanma sırasında denkgeldiği, kimliği hiç belli olmayan Melisande adlı genç kızla karşılaşınca ona tutulup yanına alarak evlendikten sonra ülkesine geri dönmesi, kardeşi genç Pelleas ile eşi Melisande arasında karşılıklı bir tutkunum kendisini gösterdiğini sezerek kıskançlık bunalımları geçirmesi, sonunda; Pelleas'ın sayrı bir arkadaşını görmek ve bir daha geri dönmemek kararı içinde son bir kez Melisande ile geceleyin buluşması sırasında, onları izleyen Golaud'nun, Melisande ile Pelleas'ın öpüştüklerini görmesiyle, kardeşi Pelleas'ı yanındaki kılıçla vurarak öldürmesi, son sahnede; doğum yapmış, sayrı durumda yatakta yatan Melisande'ı öldürdüğü kardeşiyle aralarında yasak bir ilişki bulunup bulunmadığını anlamak için sıkıştırıp durması yüzünden Melisande'ın ölmesi biçiminde çok kısa özetlenebilir.
Maeterlinck'in oyununda dramsal devinimden çok sözel bir kurgulamanın egemen olduğu söylenebilir. "Pelleas ve Melisande" opera yapmaya karar verdiğinde Debussy artık Wagner hayranlığını çoktan yitirmişti. Rus beşlerinden Musorgski ve Borodin'in küğü, 1889 Paris Fuarı'nda ilk kez izlemiş olduğU Endonezya ve yöresi ülkelerin "Gamelan" küğü onu daha çok ilgilendirmeye başlamıştı. Wagnervari, ağdalı/koyu bir hikmet gösterisine bulanmış görkemliliği amaçlayan bir küğ yerine; aydınlık, açık / saydam handiyse görselleşmiş denebilecek bir anlatıma ulaşmanın ardındaydı. Yine de "bütüncül opera" anlayışı bakımından Wagner'le birleşiyordu, kurgusu bakımından Wagner'den daha da ilerdeydi. Operada, küğün sözleri örtmemesi ve sözlerin konuşma diline uygun yönde ezgilenmesi baş amacıydı.
Debussy'nin küğünün "mozayik" gibi, küçücük örgelerin birleştirilmesinden oluştuğu savlanmıştır. Bu tür bağdalarına en güzel örnek olarak "Pelleas ve Melisande" operasını gösterebiliriz. Bu operada ır (voce) partileri Fransız dilinin söyleniş biçimine çok yakındır, dili zorlayan ayırıcı/karşıt bir ezgileme söz konusu değildir. Bu konuşmaya yakın ırın yanında, sanki sonu bellisiz, sürekli akış durumunda bir küğ, konuşmaların getirdiği üzücü anlamı düşsü/yumuşak örtüye sarar gibidir. Opera anlayışına yeni bir bakış açısı getiren Debussy'nin "Pelleas ve Melisande" operası ; 1714-1787 yılları arasında yaşamış Alman opera bağdarı: Christophe Willibald Gluck'un 1762 yılında sahnelenen "Orfeo ile Euridike" operasıyla ilk kez gündeme getirmiş olduğu "Bütüncül opera" anlayışının Wagner'e kadar uzanan çizgisinden sonra, operanın senfonisel/ırsal bütünlüğü bakımından bir doruk noktasını simgeler. Bu nedenle de opera denilince "İtalyan Operası" anlayışına yatkın olarak hemen usa gelen: Açınlık/uvertür, arya, ikili, üçlü, ya da daha çok kişilerin birlikte şarkı söylemeleri, veya "büyük opera" anlayışının getirdiği "büyük koro" sahnelerinin bulunması düşüncesini/alışkanlığını bırakmak gerekecektir. Bu operada bunların hiçbiri yoktur. Bundan başka, operanın şu veya bu bölümünün daha "güzel", daha "etkileyici" olduğunu söyleyebilmek, perdeler, sahneler arasında küğsel dolgunluk/doyuruculuk yönünden bir ayrım yapabilmek de hemen hemen olanak dışıdır.
Küğ tarihi bakımından çok önemli bulunan Debussy'nin "Pelleas ve Melisande" operasının tümünü dinletmek istiyoruz. Ancak, izlencemize ayrılan süre bir kerede buna yetmeyeceğinden, bugün yapıtın birinci ve ikinci perdelerinin tümü ile, üçüncü perdenin ilk sahnesini dinleteceğiz. Kalanını sonraki izlencemizde vereceğiz.
Pelleas ve Melisande operasının dinleteceğimiz kaydında:
Melisande'ı soprano Maria Ewing
Pelleas'ı tenor François Le Roux
Golaud'yu bariton Jose Van Dam
Kral Arkel'i bas Jean-Philippe Curtis
Goland'nun ölmüş karısından olan çocuğu Yniold'u mezzosoprano Patrisia Pace,
Golaud ve Pelleas'ın anneleri Genvieve'i kontralto Christa Ludwig
Doktoru bas Rudolf Mazzola seslendirmekte,
Viyana Filarmonisini Claudio Abbado yönetmektedir.

MÜZİK : Pelleas ve Melisande Operası Perde 1, Perde 2, Perde 3 - Sahne 1,
Özel arşiv Disk 1 - 1'den 16'nın sonuna kadar. (59'36")

17 Mart 2012 Cumartesi

Çağlar ve Müzik - 10

Bölüm 10 / Orijinal Yayın Tarihi: 22 Mart 1999



Sayın dinleyiciler, bugünkü izlencemizi bundan önceki izlencemizde kısaca değinmiş olduğumuz Gabriel Faure'nin "Pelleas ve Melisande" ardışı ile Debussy'nin iki yapıtına ayırmış bulunuyoruz.
Faure "Pelleas ve Melisande" Orkestra Ardışı/ suite'ini 1898'de yapıtın tiyatro olarak sahnelenmesinden altı yıl sonra yazmıştır. Dört bölümden oluşan yapıtın bölümleri: 1-Prelude - quasi adagio 2 – Andantina - quasi allegretto , 3 - Sicilienne - allegretto molto moderata, 4 - Molto adagio buyurgularını taşır. Ancak bölümlerin oyunun hangi sahnesiyle ilgili olduğunu belirten bir açıklama yoktur. Faure'nin temelde klasik biçim ve uyum anlayışına yatkınlık gösteren, geçit bölümlerindeki tze uyumsul arayışları, genel olarak yapıtın romantik bağdarlarda az denk gelinen dingin anlatışı içinde erimiş olduğu için pek dikkat çekmemektedir diyebiliriz.
Faure'nin "Pelleas ve Melisande" Ardışını Monte Carlo Filarrmoni Orkestrasından Lavrence Foster'in yönetiminde dinlayeceksiniz.
MÜZİK : Özel Arşiv – Faure: Pelleas ve Melisande (17'29")
Sırada, temelini Debussy'nin küğünün oluşturduğu, ancak başka bağdarlarca derlenmiş ve orkestralanmış iki yapıt var.
Debussy'nin sağlığında "Pelleas ve Melisande"dan başka operalar yazdığı yolunda söylentiler sürüp gitmesine karşılık, ölümünden sonra iki yapıtı ortaya çıkmıştır. Bunlardan ilki; Debussy'nin Pelleas ve Melisande operasını yazmasından önce, opera yapmaya niyetlendiği bir yapıttır. 1890'lı yılların ünlü cönk/libretto yazarı Catulle-Mendes, genç bağdar Debussy'nin Wagner hayranlığını göz önünde bulundurarak "Rodrigue ve Chimene" başlıklı bir cönk hazırlamıştır. Cönkün Debussy tarafından opera yapılması sözleşmeye bağlanmıştır. Debussy 1890 yılında söz konusu cönkü opera yapmak için çalışmaya başlamışsa da kısa süre sonra Wagner-vari bir opera yazmak istemediğini anlamıştır. 1890 yılında ilk sahneyi yazdıktan sonra, İspanya'daki Müslümanları denize döküp, camileri kiliseye çevirmek tutkusu içinde olan Katoliklerin kahramanı ile ilgili konunun kendisini hiç ilgilendirmediğini, küğünün bu tür kanlı, hayınca çevrilen dolaplarla ilgili bir konuyu betimlemeye hiç yatkın bulunmadığını anlamış, yaptığı sözleşmeden büyük pişmanlık duymaya başlamıştı. Ne ki Catulle-Mendes'in her karşılaşmada aradaki sözleşmeyi konu ederek yaptığı baskı sonucunda; küğsel açıdan doyurucu olmayan, neredeyse verimsiz, kararsızlıklarla dolu geçen iki yıl içinde kendisini alabildiğine zorlayarak operayı bitirip Catulle-Mendes'e verdi. Ancak, oynanmamasını koşul olarak öne sürdü. Debussy'nin bu isteğine yakın zamana gelinceye değin uyulmuş, operası basılmamış ve oynanmamıştır. Ancak 1993 yılına doğru, Catulle-Mendes'in elde bulunan cönkü, Richard Langham Smith tarafından yeniden düzenlenmiş ve Debussy'nin Catulle-Mendes'e vermiş olduğu piyano indirgemesinden oluşan partitura göre; 1929-1996 tarihleri arasında yaşamış olan günümüzün ünlü bağdarlarından, Sovyet Rusya'da çağdaş küğ akımının başlatıcılarından Edison Denisov tarafından yapılmış orkestra düzenlemesiyle 1993-1994 yıllarında "Rodrigue ve Chimene" operası ilk kez Lyon operasında Kent Nagano yönetiminde seslendirilmiş ve diske alınmıştır.
Debussy, Pelleas ve Melisande operasını tamamladıktan sonra Amerikalı ünlü ozan ve yazar Edgar Allain Poe'nun kimi öyküleriyle ilgilenmiş, bunlardan yeni bir opera konusu çıkarmayı düşünmüş, Poe'nun "Usher Evinin Düşüşü" öyküsünü opera yapmak üzere 1908-1909 yılları arasında çalışmışsa da, söz konusu opera için ancak prelüd ve iki sahne yazabilmiş, sonrasını getirmeden bırakmıştır. Bitirilmeden bırakılmış "Usher Evinin Düşüşü" operasıyla ilgili Prelüd ve iki Sahne'nin orkestralamasını, Şili Kökenli Alman bağdar Juan Allende Blin yapmıştır.
Şimdi, önce Debussy'nin sağlığında oynanmasını yasaklamış olduğu operası "Rodrigue ve Chimene"in 1. perdesinden Prelüde, 1. ve 2. sahneleri dinleteceğiz.
Chimene : Donna Brown, Rodrigue :Lawrence Dale ile Lyon Operası sanatçıları... Lyon Operası Orkestrasını Kent Nagano yönetiyor.
MÜZİK: Özel arşiv (19'54")
Şimdi sıra Debussy'nin 1908-1909 yıllarında çalışıp bitirmeden bıraktığı operası "Usher Evinin Düşüşü" operasından Prelüd ve 2. sahne'de...
Bari ton: François Le Roux, soprano: Lady Madeline, basbariton: Pierre-Yves La Maigat, bariton: Jean-Philipp Lafont'a George Pretre yönetimindeki Monte Carlo Filarmoni orkestrası eşlik edecek.
MÜZİK : Özel arşiv – Debussy - La Chute de la Maison Usher (22'53")

10 Mart 2012 Cumartesi

Çağlar ve Müzik - 09

Bölüm 9 / Orijinal Yayın Tarihi: 15 Mart 1999



Kimi yazınsal/edebi yapıtların bir, küğ/çoksesli müzik yapıtına konu olmak bakımından bağdarların/ bestecilerin sürekli ilgisini çektiği görülmektedir. Örnek vermek gerekirse Goethe'nin Faust'unun Charles Gounod, Arrigo Boito, Ferrucio Busoni için opera, Hector Berlioz için dramsal söylence, Franz Liszt için senfoni konusu olduğu belirtebiliriz.
Bunun gibi, Dante'nin "İlahi Komedi"sinin Liszt ve Enescu için senfoni, Şekspir'in Kral Lir, Romeo ve Jülyet, Macbeth Othello oyunlarının Aribert Reimann, Verdi, Berlioz, Richard Strauss için opera ya da senfonisel yır (poeme symphonique) konusu oluşturduklarını anımsayabiliriz. Örnekler çoğaltılabilir.
Ancak tüm bu yazınsal yapıtların yazarlarının yaşadıkları çağla, bunları küğsel bir yapıta dönüştüren bağdarlarının yaşadıkları zaman arasında büyük bir sürecin varlığı söz konusudur. Oysa; çağdaş sanatın başlangıç döneminde 19. yüzyılın sonları, yirminci yüzyılın başlarında ortaya çıkan bir tiyatro yapıtı ortaya çıktığında ya da birkaç yıl sonra değişik ülkelerin bağdarlarının kısa sürede ilgisini çekmiş, değişik küğsel yaratılara konu yapılmıştır. Söz konusu yapıt 1862 - 1949 yılları arasında yaşamış, 1913 yılında Nobel yazın ödülünü almış, Belçikalı yazar Maurice Maeterlinck'in "Pelleas ve Melisande"ıdır. Maeterlinck'in 1892 yılında yayınlanmış, hemen de sahnelenmiş bu tiyatro yapıtı o yılların en güçlü akımı olan "simgecilik / symbolism"e tam bir uyum gösterir. "Pelleas ve Melisande" kısa sayılır bir süre içinde dört bağdarca küğsel yapılaştırmaya konu yapılmıştır. Bunlar sırasıyla:
1 - 1845 - 1924 yılları arasında yaşamış olan Fransız bağdar Gabriel Faure Pelleas ve Melisande oyunu için 1898'de bir "Orkestra Ardışı/Süite"i yazmıştır.
2 - Yine bir Fransız bağdar; Claude Achille Debussy, Pelleas ve Melisande oyununu 1892 - 1902 yılları arasında opera durumuna getirmiştir. Küğ tarihi içinde çok önemli yeri bulunan Debussy'nin bu operası üzerinde daha sonraki izlencelerimizde ayrıca duracağız.
3 - Pelleas ve Melieande üzerine yazılmış üçüncü küğsel yapıt 20. yüzyıl küğünde yaptığı kesin ödünsüz devrimlerle küğ tarihinin en büyük, en önemli bağdarları arasında yeri bulunan, 1874 - 1951 yılları arasında yaşamış Avusturyalı bağdar Arnold Schoenberg'in 1902 yılında yazmış olduğu "Pelleas ve Melisande" Senfonisel Yır'ıdır.
Arnold Schoenberg bu yapıtını henüz dengeserlik dışına / atonaliye tam bir yönelme göstermeden / önceki Liszt - Wagner - Mahler yoluyla kendisine ulaşmış olan "geç romantik" anlayışa benimser baktığı erken döneminde yazmıştır. Geç romantizmin; dengeserliğe tümden sırt çevirmeyen ancak onu sallantıda bırakan bir uyum anlayışı ve biçimlerin zorlanması tutumu Schoenberg'in bu erken yapıtında belirgin biçimde kendini gösterir. Yapıtın orta bölümünde pes sesler arasında açıkca yer alan trombon kaydırmaları/glissandoları ilk kez uygulanması bir yana dikkat çekici bir kaynaşma gösterir.
4 – Söz konusu edeceğimiz son yapıt; Finlandiya küğünün büyük ustası, dünya küğü içinde sözü edilir bir yerin ısı/sahibi 1865 -1957 tarihleri arasında yaşamış olan Jean Sibelius'un 1905 yılında yazmış olduğu Op.8O "Pelleas ve Melisande" sahne küğü. Finlandiyalı ustanın, geç romantizm akımı içinde yer alan bu küğü şu sekiz bölümcükten oluşmaktadır:
1. Şatonun kapısı önünde
2. Melisande
3. Deniz Kıyısında
4. Parktaki Pınar
5. Üç kör bacılar
6. Kıradeğgin/Pastoral
7. Melisande çıkrıkta
8. Perde arası
9. Melisande'nin ölümü
Sayın dinleyiciler sözünü etmiş olduğumuz bu dört yapıttan önce Jean Sibelius'un "Pelleas ve Melisande" sahne küğünün sekiz bölümcüğünü Serge Baudo yönetiminde Çek Filarmoni Orkestrasından dinleyeceğiz.
MÜZİK: Özel Kayıt - Jean Sibelius - Pelleas ve Melisande sahne küğü (29'48")
Şimdi dinleyeceğimz küğ Arnold Schoenberg'in "Pelleas ve Melisande" senfonisel yırı. Kesintisiz tek bölümden oluşan yapıtı "Londra Yeni Filarmoni Orkestrası" Sir John Barbirolli yönetiminde seslendiriyor.
MÜZİK: Arnold Schoenberg - Pelleas ve Melisande - senfonisel Yır (38'.00")

3 Mart 2012 Cumartesi

Çağlar ve Müzik - 08

Bölüm 8 / Orijinal Yayın Tarihi: 8 Mart 1999



Bugünkü izlencemizde Skryabin'in yapıtlarını tanıtmayı sürdüreceğiz. Skryabin 'in piyano sonatlarından örneklere ayırdığımız bundan önceki izlencemizde, onun son dönem piyano sonatlarından olup da dinletmediğimiz 7., 9., 10. Sonatlarını dinleteceğiz.
Skryabin 7. Piyano Sonatı'nı "Ak Ayin" olarak adlandırmış, buna karşılık 9. Piyano Sonatı'na "Kara Ayin" tanımlamasını kullanmıştır.
İyi bir piyanoçalar olan Skryabin, dinletilerde genellikle kendi piyano yapıtlarını seslendir. Piyano yapıtları içinde yeni bir uyum ve biçim arayışını kesinlikle belirten, tek ezgiye bağlı olarak gelişen klasik uyum anlayışına tümüyle sırt çevirmiş olarak ana ezgiye tınaşsal/uyumsal yönden veya yatay görünümle renk çizgileri gibi beliren, birlikte tınlayan değişik katmanları bulunan, yoğun bir yapısallık içeren 6. Piyano Sonatı'nı yalnız bir kez seslendirmiş olduğu, bir daha da bu Sonat'ını kendisinin hiç seslendirmemiş bulunduğu bilinmektedir. Buna karşılık "Ak Ayin" adını verdiği 7. Piyano Sonatı'nı çok tuttuğu, dinletilerinde en çok bu sonatını seslendirmiş olduğu belirtilmiştir.
Skryabin'in "Akayin" başlıklı 7. Sonatı ile "Karaayin" başlıklı 9. Sonatı arasında ilk bakışta göze çarpan ayrım; 7. Sonat'ın yazı olarak daha karmaşık bir yapısı olmasına karşın sessel dokunun daha aydınlık, 9. Sonat'ın ise yazı olarak daha sade bir görünüş taşımasına karşılık, sessel olarak daha kapalı, boğuntulu. karanlık bir etkinliği taşımasıdır.
Skryabin'in son sonatı olan 10. Sonatı etkinlik yönünden; karanlığı da aydınlığı da yer yer birlikte içermesi bakımından ötekilerden biraz daha ilerdedir.
Şimdi, Aşkenazi'nin piyanosundan, önce "Akayin" başlıklı 7. Piyano Sonatı'nı, ardından "Karaayin" başlıklı 9. Piyano Sonatı'nı dinleyeceğiz.
)MÜZİK: Özel Arşiv - 7. Sonat (10'53")
9. Sonat (8'31")
Şimdi de 10.Piyano Sonatı'nı günümüzün en tanımış ve beğenilen piyanoçalarlarırıdan Volker Banfield'in seslendirmesiyle dinleyeceğiz.
MÜZİK: Özel Arşiv - 10. Sonat (12'50")
Skryabin'in 10. Piyano Sonatı günümüz bağarlarındarından kimilerini çok etkilemiştir. Bunlardan günümüzün tanınmış Çek bağdarlarından 1935 doğumlu Lubos Fiser'in (1962-64) yılları içinde yazmış olduğu 4. Piyano Sonatını bu konuda en belirgin örneklerden birisi olarak sunacağız. Piyanoyu yine Volker Banfield çalıyor.
MÜZİK: Özel Arşiv - Lubos Fiser, 4. Piyano Sonatı (8'06")
Bugünkü izlencemizi Skryabin'in iki yapıtına daha yer vererek bitireceğiz. Bunlardan birincisi Skryabin'in en çok seslendirilen piyano yapıtlarından 1911-12 yılları içinde yazdığı Op. 65 Üç çalışmasıdır. Bu yapıtı yine Volkar Banfield'in piyanosundan dinleyeceğiz. Bunun ardından, Skryabin'in orkestra yapıtlarına örnek olmak üzere seçtiğimiz, 1908 yılında yazmış olduğu Op.54 eski dille; Vecdin Şiiri, Türkçesiyle Uruncun Yırı, Fransızcasıyla; Le Poeme de l'extase'ı dinleteceğz. Cleveland Orketrasını Lorin Maazel yönetecek.
MÜZİK: Özel Arşiv - Op.65 Üç çalışma (5'35")
Op.54 Uruncun Yırı (18'33")