Bugünkü izlencemizi Belçika kökenli Fransız bağdar Cesar Franc'a ayırmış bulunuyoruz.
1822 yılında Belçika'nın Liege kentinde doğdu. 13 yaşında ailesiyle Paris'e geldi. 1837 yılında Paris konservatuvarına girdi. Çok başarılı bir öğrenci oldu. 1842'de konservatuvarı birincilikle bitirdi. Ailesi Liege dönmüş olduğu halde o dönmedi. Paris'te öğretmenlik, Notre Dame de Doretta ve Saint Jean-Saint François kiliselerinde orgculuk yaptı. 1872'de öğretmeni Benoit'nın yerine Paris Konservatuvarı'na Org öğretmeni atandı.
Cesar Franck en önemli yapıtlarını konservatuvar öğretmenliği sırasında 50 yaşından sonra ortaya koydu. Çok dingin bir yaşamı vardı. Çok iyi bir öğretmendi. Öğrencilerinin yetişmesinde, onların yetenekleri doğrultusunda kendilerini gösterebilmeleri için bilgisiyle onları donandırırdı, hep yanlarında oldu. Bu öğrencilerin çoğu sonraki kuşağın tanınmış bağdarları oldular. Birkaçını sayalım: Vincent d'Indy, Henri Duparo, Ernest Chausson, Guy Ropartz, Gabriel Pierne...
Franck, Liszt ve Wagner'den etkilenmiş, özgürce özgün bir küğün yaratıcısı olmuş, sonraki kuşağa yol göstermiştir. Ne ki yaşadığı dönemdeki Fransız küğü opera ve operet tutkunluğu ile sınırlı sayılabilirdi. Saltık küğ anlayışı önemsemiyordu. Franck ortaya koyduğu yapıtlarla Fransız küğüne; hafiflikten uzak yoğun ve derin bir söyleyiş, yapısı gevşekliğe kaçmayan sıkı, yapısalcı bir doku örneği getirerek, günün sosyetesinde geçerli olan yelincek ve yüzeysel küğ anlayışına tek başına karşı çıkmaya çalışmış, anlaşılmamasını hiç umursamadan verimini sürdürmüştür. Ancak çevresini sarmış öğrencileri onun ne yapmak istediğini anlayarak sağlığında yeterince tanınmamış/değerlendirilememiş öğretmenlerini tanıtmaya ve onun açtığı çığırda yürümüşlerdir.
Franck'la aynı dönemde yaşamış olup, operalarıyla ünlenmiş olan Charles Gounod, Franck'ın senfonisinin ilk seslendirilişinden sonra onun küğü için "değiştirilemez yeteneksizliğin anlatımı" demiştir. Buna karşılık yıllar sonra Maurice Ravel bir yazısında Cesar Franck'ı küğünü tanımlamak için "Dingin, yüce ıralı ezgilerle, eşsiz zenginlikte cesaretle yapılmış uyumlar..." demiştir.
Franck, Liszt'i en iyi anlayanlardan biriydi. Onun birçok yapıtında görülen "monomatik/tekezgizellik" anlayışını geliştirerek "Dönemsel biçim" anlayışını getirmiştir. Böylece kocaman bir yapıt tek bir düşünce çekirdeğinin geliştirilmesiyle ortaya koyulabilmektedir.
Cesar Franck da Liszt gibi orgu önemsemiş, org için değerli yapıtlar vermiştik. Yine Liszt gibi "senfonisel yır" türüne önem vererek beş tane yapıt ortaya koymuştur. Ne yazılı ki Cesar Franck denildiğinde bugün tek "senfonisi" ve tek "keman-piyano sonatı" dışında öteki yapıtlarını hemen usa gelmemekte, bunlar yeterince tanınmamaktadır.
Örneğin türleri içinde çok üst düzeyde yer almaları gerekirken tek Dördül'ünün bugüne değin ülkemizde hiç seslendirilmemiş olduğu gibi herhangi bir kaydının da radyolarımızda yayınlanmamış olduğunu, bunun gibi piyano yazını içinde önemli ve özel bir yeri bulunan "Prelude Choral ve Füg" ile "Prelüd arya ve bitiş/final" adlı yapıtlarının piyanoçalarlarımızın hiç birince bir dinleti izlencesine koyulmamış olduğunu söyleyebiliriz.
Cesar Franck'ın bizde pek tanınmayan yapıtlarını dinlemeye ayırdığımız iki izlencenin bu ilkinde, onun piyano için 1884 yılında yazmış olduğu "Prelüd, Koral ve Füg" başlıklı yapıtı ile kimi küğ yazarlarınca onun başyapıtı sayılan ve tümü bizde hiç seslendirilmemiş olan koro ve orkestra için 1886-1888 yılları içinde yazdığı senfonisel yır'ı, Psyche'yi dinleyeceğiz.
Prelüd, Koral ve Füg adlı yapıtı piyanoda Jorge Bolet seslendirmektedir.
< MÜZİK : Özel Arşiv >
Şimdi de sıra üç bölümlü Senfonisel yır, Psyche'de. BBC Welsh korosu ile BBC Wales Ulusal Orkestrasını Tadaaki Otaka yönetiyor.< MÜZİK : Özel Arşiv >