15 Ağustos 2012 Çarşamba

Çağlar ve Müzik - 32

Bölüm 32 / Orijinal Yayın Tarihi: 16 Ağustos 1999



Bartok 1918 yılında Viyana'ya gittiğinde Schoenberg'le tanışır. Onun küğüyle yakından ilgilenir. O yıl, piyano için yazmış olduğu Op.18 Üç Çalışma, Schoenberg küğüne yaklaşımının, ilgisinin en güzel örneği sayılabilir. Bartok'un alacalı/kromatik küğü dizi anlayışını içinde barındığı için, oniki sesin sıralanmasında Schoenberg'in 1923'te ortaya çıkaracağı kurallara tam bir uyuşması söz konusu olmasa bile dengeserlikdışı/atonal küğün içinde dizi anlayışını saklandığının ayırdında olduğunu söylemek gerekir. Bartok hiç bir zaman; ne o gün ne daha sonra dizisel anlayışa tam bir uygunlukla küğ yazmamıştır. Onun küğünün özelliği dengeserliği en uzak noktasına kadar yürütebilmek, ama tümden dengeserlikdışına geçmemek, uzak ya da genişletilmiş dengeserlik anlayışına göre yazılmış en etkileyici, anlamlı yapıtların başta gelenlerinden birisi olan, Op.18 Üç Çalışma'yı Paul Jacobs'un piyanosundan dinletiyoruz.
1. Çalışma - Allegro molto,
2. Çalışma - Andante sostenuto,
3. Çalışma - Rubato, tempo giusto, rubato buyurguludur.
KÜĞ (Ç.S.M) : Bartok - Üç Çalışma Op. 18 (7'14")
Bartok 1919 yılında üçüncü ve son sahne yapıtı olan "Le Mandarin Merveilleue / Der Wurderbare Mandarin / Tansık Mandarin" Op.19 bale yapıtını bitirir. Yapıt ürkütücü, anlamsız bulunur. Balenin ilk kez sahnelenmesi Bartok'un ününün dış ülkelerde yaygınlaşmış olması sonucu ancak 1926 yılında Köln'de gerçekleşir. Anlaşılan 1926'da Almanya'da bile bu küğe karşı yeterli bir anlayış, yakınlık oluşmamış bulunmalı ki, "Tansık Mandarin" 1926 yılından sonra Bartok'un ölümüne dek bir daha hiç bir yerde sahnelenmedi, seslendirilmedi. 1945'te Bartok'un ölümünden sonra değeri günden güne daha anlaşılmaya başlayınca, bu yapıtı da anımsanıp 1960'larda New York'ta sahnelendi. New York'lu küğ eleştirmenleri bu gösteriden sonra, yazıldığı günden bu yana son elli yılda yazılmış bale yapıtlarının en mükemmeli olduğunda görüş birliğine vardılar.
1918'de Op.18 Üç Çalışma'nın yazılmış olması "Tansık Mandarin"in aşırı alacalı yapısının anahtarı olarak görülebilir. "Tansık Mandarin"in öyküsü/cönkü Menyhert Lengyel'indir. Karanlık, ürkünç, düşsü bir kou. Bir sokakta pusu kuran haydutlar, çığırtkan olarak öne sürdükleri kızın ayartıcılığına kanarak sokağa giren kişileri soyar, sonra öldürürler. İlk iki kurbandan birşey çıkmaz. Kurbanların üçüncüsü Mandarin, sokak başında görünür. Kız onu da baştan çıkarmak için, iç gıcıklayıcı bir kırına başlar ve onu pusu kurulan eve çeker. Haydutlar, Mandarin' in üzerine çullanır, parasını, mücevherlerini alırlar. Öldürmek için yüzüne yastık kapatır, üzerine oturarak boğmaya çalışırlar. Öldüremezler. Kılıç saplarlar. Ölmez. Odanın ortasında duran yüksek bir asma şamdana asarlar. Bunların hiçbirine karşı koymaz Mandarin. Bu arada işini bitirdiği için kenara çekilmiş olan çığırtkan kıza hiç kapanmayan gözlerle yeşil bir ışık içinde çılgın bir istekle, tutkuyla bakar durur. Kapatılması olursuz bu gözlerden gangsterler yılarlar. Kızı iterler. Kızın acıyarak onu kucaklamasıyla Mandarin'in yaralarından kan akmaya başlar, gözleri kapanır.
Stevens'in "Bartok'un sahne yapıtları utura keskinliğindedir" sözünü anımsarsak, "Tansık Mandarin"in bunların en keskini bulunduğunu söyleyebiliriz. Bartok'un 1910 yılından 1919 yılına dek ortaya koyduğu yapıtlarda; yabanıl, sert, aralıksız bir hamle gücü bulunduğu hemen kendini belli eder. Tansık Mandarin bu tutumu en keskin hatlarıyla vermektedir. Yapıtta; gürültülü sokaktaki gangsterlerin ardı ardına gelen cinayetleri, rahat küğlerin kurbanı olan izleyiciyi, tüm orkestrada gelişen tartısallıkla şaşkına çevirir. Bir cinayetten ötekine aradaki geçkiler, uğursuz havayı azaltacağına, klarinetlerin kötülükleri önceden haber veren, boşluğa karşı alışılmamış uluyuşları ile çoğalır. Küğü yalnızca tatlı ezgilerle duygulanma sananlar bu küğde gerçek bir cinayet bulunduğunu çekinmeden düşünebileceklerdir. Kuşkusuz olan yön: Tansık Mandarin'in Bartok'un yaklaşılabilmesi en zor, ama bir kez anlaşılabildi mi anlatım gücünün yüksekliğiyle hayranlık getiren en önemli yapıtlarından birisi olduğudur.
Bartok, bale küğünün tümünün sahnelenmesinin zorluğunu göz önünde bulundurarak balenin içinden aldığı bazı bölümlere değişik bir bitiriş de yazarak bir de Tansık Mandarin Ardışı yazmıştır. Bu ardışın balenin kendisinden daha çok seslendirildiğini söyleyebiliriz.
Biz bu izlencemizde, önce balenin tümünü sunacağız ardından, yapıtın önemini göz önünde tutarak, kulaklarda daha yer edinebilmesi bakımından Ardış biçimini de sunacağız.
Şimdi "Tansık Mandarin"in tüm küğünü, Pierre Boulez yönetiminde, Schola Cantorum ve New York Filarmoni'nin seslendirmesiyle sunuyoruz.
KÜĞ (Ç.S.M): BARTOK - Tansık Mandarin, bale, Op.19 (31'04")
Şimdi de Rafael Kubelik yönetimindeki Şikago Senfoni Senfoni Orkestrasından "Tansık Mandarin" Ardışını sunuyoruz.
KÜĞ (Ç.S.M): BARTOK - Tansık Mandarin Ardışı (18'03")
Son olarak, Bartok'un 1920 yılında piyano için yazmış olduğu sekiz parçadan oluşan Op.20 Macar Halk Şarkıları Üzerine Doğaçlamalar yapıtını Claude Helffer'in piyanosundan sunuyoruz.
KÜĞ (Ç.S.M): BARTOK - Op.20 Macar Halk Şarkıları Üzerine Doğaçlamalar (11'04")

Not: Tekrar yayında kısaltılmış olan programın ses kaydında Tansık Mandarin Ardışı yayınlanmamıştır.

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Çağlar ve Müzik - 31

Bölüm 31 / Orijinal Yayın Tarihi: 9 Ağustos 1999



Bela Bartok üzerine bir kitap yazmış olan Amerika'lı yazar, bağdar H.Stevens, Bartok'un sahne yapıtları için "Ustura keskinliğindedirler" deyimini kullanır. Gerçekten de yazıldıkları tarihler göz önünde bulundurulduğunda bu deyimin yerine oturduğunu söyleyebiliriz.
Bartok'un ikinci sahne yapıtı; 1914-1916 yılları arasında yazmış olduğu "Tahta Prens" balesidir. İlkin 1917 yılında 12 Nisan'da Budapeşte'de sahnelenir. Bartok'un kendi ülkesinde ilk kez ilgi çeken, başarı kazanan yapıtı budur. Yine de bu, Bartok'un tüm yapıtlarıyla benimsendiği, anlaşıldığı, tutulduğu anlamına gelmez. Ne ki "Tahta Prens"in başarı kazanması, 1911'de yazıldığı halde oynanmamış olan "Mavisakal'ın Şatosu" Operasının bir yıl sonra 1918'de sahnelenmesine zemin hazırlar.
"Tahta Prens" balesinin konusu; kötü bir perinin ayırdığı sevgililerin sonunda birbirlerine kavuşmaları olarak özetlenebilir. Prens ve sevgilisi aradan ırmak geçen karşı karşıya duran iki ayrı şatoda otururlar. Irmak da, orman da prensin karşı yakaya geçmesini perinin buyruğu gereği önlerler. Kötü peri prensese, sevgili prensi unutması/eğlenmesi için tahta bir prens/bebek verir. Ancak sonunda prens tüm engelleri aşar prensese kavuşur.
Yapıt, yedi kırın/dans üzerine kuruludur. Bartok'un yapıtları içinde ender görülen bir güleçlik ve şenlik taşır. Tahta Prens'in ilk dört kırını: 1. Prensesin ormanda kırını 2. Ormanın kırını 3. Dalgaların kırını 4.Prensesin tahta bebekle kırını son üç bölüme göre daha şen, açık bir tartısallık göstermektedir. Bartok'un "Tahta Prens" bale küğünün tümünü Pierre Boulez yönetimindeki Şikago Senfoni Orkestrasından sunuyoruz.
KÜĞ (Çoksesli müzik) : Bartok - Tahta Prens Op.13 (54'56")
Bartok'un piyano yapıtları çağdaş piyano küğünde çok özel, seçkin bir yere sahiptirler. Çağdaş küğü önemseyen piyanoçalarlarca sıklıkla seslendirilirler. 1915'te yazdığı "Romen Halk Kırınları" parçası ile hemen ardından 1916 yılında yazmış olduğu, Op.14 Ardış/Süite'i Claude Helffer'in piyanosundan sunuyoruz.
KÜĞ (Çoksesli müzik) : Bartok - Romen Halk Kırınları (4'12")
Ardış, Op.14 (7'57")

Not: Tekrar yayında kısaltılmış olan programın ses kaydında Romen Halk Kırınları yayınlanmamıştır.

1 Ağustos 2012 Çarşamba

Çağlar ve Müzik - 30

Bölüm 30 / Orijinal Yayın Tarihi: 2 Ağustos 1999



Sayın dinleyiciler,yüzyılımızın en önemli bağdarlarından olan Macar bağdarı Bela Bartok'u yapıtlarıyla tanıtmayı sürdürüyoruz. Bartok'a ayırdığımız geçen haftaki izlencemizde onun 1910 yılına dek yazdığı yapıtlardan söz ederek üç de örnek vermiştik.
1910 yılına gelindiğinde Bartok'un yapıtlarında Debussy'nin izlenimci küğünün saydamlık etkisiyle, kaynağı Macar halk küğünün pentatonik yapısı ve tartısallığına dayanan biraz buruk, giderek sertleşebilir oynaklığının birlikte yer almaya başladığı görülür. Yazısı daha incelmişlik, çeşitlilik, ayrıntı zenginliği gösterir.
Bartok, 1910 yılında, orkestra için Op.10 "İki Resim" yapıtını ortaya koyar. "Çiçekler İçinde" başlıklı ilk bölümde Debussy'den etkileniş açıkça belli olur. İkinci bölüm "Köy Kırını"nda Macar yerel ezgilerinden gelen tartısallık öne çıkar. Bartok'un kendine özgü kişisel bir dil yaratmaya yönlenişinde açık bir varış noktası olarak kendini belli eden bu ilginç, etkileyici yapıtı Antal Dorati yönetiminde Detroit Senfoni Orkestrasından dinleyeceğiz.
KÜĞ: Bartok - İki Resim, Op.10 (16'51")
1911 yılı Bartok'un tek operası "Mavisakal'ın Şatosu"nu yazdığı yıldır. Bartok sahne yapıtı olarak üç yapıt yazmıştır: Bir opera, iki de bale. İlk sahne yapıtı operasıdır. Opera iki kişi -Mavisakal ve yeni evlenip şatosuna getirdiği son eşi Judith- arasında konuşmayla geçer. Görülebilir devini yokluğu, dramsal akışın sözlerin simgesel/ tinsel anlamının izlenebilmesiyle önem kazanır oluşu, Schoenberg'in tek kişilik operası "Erwartung"da olduğunca tümüyle içe, tinsel kavramların değerlendirilmesine bağlı içsel deviniye yönelik yeni bir opera karşısında olduğumuzu göstermektedir. Bu nedenle konuşmaların anlaşılırlığı büyük önem taşımaktadır. Debussy'nin tek operası "Pelleas ve Melisande"da olduğunca ezgilemenin konuşma diline, dilin vurgularındaki doğallığa uygun olması, Bartok tarafından Macarcanın özellikleri gözönünde tutularak "Mavisakalın Şatosu"nda uygulanmıştır. Bu konuşmaya yatkın ezgileme, çok zengin bir orkestralamayla, senfonisel bir bütünlük de gözetilerek desteklenmiş, böylece; içinde iki yalkıcının yer aldığı, yedi bölümlü büyük bir senfonisel yır ortaya koyulmuştur sanki.
Yapıt 1911 yılında tamamlanmıştır ama, dramsal devini yoksunluğu bahanesiyle 1918 yılına dek oynanmadan kalır. Operanın cönkü/librettosu Bela Balasz'ındır. Perrault'un Mavisakal öyküsüyle, yahut Maeterlinck'in "Arianne ve Mavisakal" oyunuyla kuruluş ve sonuçta ulaşılmak istenen anlam bakımından hiç bir yakınlığı yoktur.
Perde açıldığında Mavisakal'ın loş, soğuk şatosunun salonu görülür. Bu salona açılan yedi kapalı kapı vardır. Mavisakal'ın Şatosuna yeni getirmiş olduğu yeni eşi Judith, loşluktan, soğuktan bunalım içindedir. İç ve dış aydınlığa kavuşmak umudu, isteğiyle kapalı kapıların anahtarlarını Mavi Sakal'dan ister. Onları birer birer açmaya koyulur. Her kapı açılışta çıkan görünü karşısında, Judith ve Mavisakal'ın değişik düşünce ve isteklere yöneldiklerini belirleyen konuşmalar geçer aralarında.
Birinci kapı işkene odasına açılır. Kızıl bir aydınlık içinde zincirler, bıçaklar, çiviler, şişler parlar. İkinci kapı; çeşitli savaş pusatlarının/silahlarının saklandığı kanlı bir odadır. Üçüncü kapının açılmasıyla Mavisakal'ın hazine odası görülür. Kanlı ışıltılar içinde parıldayan mücevherler de Judith'in ilgisini çekmez. Dördüncü kapı; kanlı tormurcuk ve çiçeklerle dolu bir bahçeye, beşincisi; çayırlar, ormanlar, ırmaklar, mavi dağlarla çevrili Mavisakal'ın ülkesine açılır. Ancak bu büyük, uzak, ülkenin üstünde bile kankızılımsı bir hava dalgalanmaktadır. Judith, aradığı gize ulaşamamışlık duygusu içinde bunlarla yetinmez. Her şeyin üstüne sinmiş kan rengine bulanmış yarı karanlık onu hep daha öteye gitmeye iter. Altıncı kapının anahtarını da vermesi için Mavisakal'a karşı direnir. Alır, açar. Işık değil, karanlıktır bulduğu. Geniş, durgun, gözyaşlarından oluşmuş bir göl, ürpertici bir esinti altında suskunlukla ışıldar. Judith, söylentilerden söz eder; Mavisakal'ın önceki karılarını ne yaptığını bilmek ister. Yoksa onları öldürmüş müdür? Her yerde görülen kan onların kanı mıdır? Bu kötüleyen kuşku, vazgeçiremediği direniş karşısında MaviSakal, yedinci kapının anahtarını da vererek kapıyı açmasına izin verir. "Gör onları, oradalar" der. Yedinci kapı açılınca gümüşsü bir ışık taşar. Karanlık sahnede Mavisakal'la Judith'i geriden aydınlatır. Mavisakal'ın önceki üç karısı; solgun yüzleri, onurlu ve alımlı yürüyüşleriyle kapıda görünürler. Herşey onların eseridir. Onlar, hep yaşayan ölümsüz güzelliğin kendisidirler. Birincisi şafağın, ikincisi öğlenin, üçücüsü günbatımının yapıcısıdır. Tüm görünenler ölümsüz güzellik önünde ne denli değersiz, gelip-geçici hem de yoksul kalmaktadır. Mavisakal'ın bırakmak istememesine karşın, Judith bir çekime kapılmışcasına yedinci kapıdan içeri, ötekilerin yanına geçer. "O, şimdi sonsuz gece olmuştur" böyle söylenir Mavisakal, şatosunun yalnızlığına döner.
Bartok'un "Mavisakal'ın Şatosu" operasını bas Mihaly Szekely, mezzo soprano Klara Palankay'dan, Janos Ferencsik yönetiminde Budapeşte Filarmoni Orkestrası eşliğinde dinleteceğiz.
KÜĞ: Bartok – "Mavisakal'ın Şatosu" (50'44")

Not: Tekrar yayında kısaltılmış olan programın ses kaydında İki Resim, Op.10 yayınlanmamıştır.

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Çağlar ve Müzik - 29

Bölüm 29 / Orijinal Yayın Tarihi: 26 Temmuz 1999



Macar bağdar Bela Bartok, birinci dünya savaşından sonra Romanya sınırları içinde kalan Nagyszenmiklos'da 1881 yılında dünyaya geldi. Babası Tarım Okulunda müdür, annesi eski bir öğretmendi. İlk piyano derslerini daha beş yayındayken annesinden almaya başlamıştı. Sekiz yaşına geldiğinde babası öldü. Oğlunu yetiştirebilmek için annesi yeniden öğretmenliğe başladı.1891'de halk önünde ilk dinletisini verdi. 1894'te Laszlo Erkel'in öğrencisi oldu, daha ileri, yeterli bir küğ eğitimi görür oldu. 1899'da Budapeşte Krallık Küğ Akademisine girdi. Çok erkenden bağdama/kompozisyon yapmaya başlamıştı. Daha 1891'de on yaşındayken ilk dinletisini verdiğinde Beethoven'in sonatlarından bir bölüm çalmış olduğu gibi kendi bağdası olan "Tuna" adlı piyano parçasını da çalmıştı. 1900 yılına gelinceye değin bazı parçalar yazdı. Ne ki bunların hepsinde Brahms, Liszt, Wagner etkisi açıkca görülüyordu. Buna karşılık bu yolun tükenmiş olduğunu anlıyor, kendi yolunu bulamaması nedeniyle bunalım geçiriyordu. Bu bunalım sonucu 1900 yılından 1902'e dek hiç bir bağda yazmadı. Bağdarlıktan vazgeçmiş gibi görünüyordu. Çok iyi bir piyanoçalar olarak tanınma yolundaydı. 12 Şubat 1902 günü bir dinletide Richard strauss'un "Zerdüşt Böyle Buyurdu" adlı senfonisel yırını dinleyince nasıl bir yol izlemesi gerektiğini anladı. Strauss'un tüm partiturlarını getirterek inceledi. 1907 yılına gelinceye değin verdiği yapıtlarda Richard Strauss'dan aldığı esinle yazısında esneklik ve orkestralama zenginliği görülmeye başladı. 1907'de arkadaşı Zoltan Kodaly'nin önermesiyle Debussy'nin küğü ile ilgilenmeye başladı. 1907'e dek ortaya koyduğu yapıtlarda Brahms-Liszt-Wagner-Strauss etkisini görebilmek ne ölçüde olasıysa, 1907'de ve sonrasında ortaya koyduğu yapıtlarda bunlara Debussy'nin izlenimci anlayışının eklenmiş olduğunu görebilmek de aynı ölçüde söz konusudur. Ancak Bartok'un küğüne yine bu yıllar içinde girmiş olan bir başka etkinlik daha vardır ve bu sonuncusu hepsinden daha güçlü olarak onun küğünün en derinine yerleşmiştir. 1905 yılında arkadaşı Kodaly ile birlikte; Çigan küğünden ayrı bir yapısı olan, yitmeye yüz tutmuş gerçek yerel Macar küğü ile ilgilenmeye, bunların derlenmesine geçmişti. 1906 yılında Kodaly ile birlikte ortak bir çalışma olarak "Yirmi Macar Halk Çığırgısı" yayınladılar. Çığırgıların ilk on tanesini Bartok, kalan onunu Kodaly çokseslendirmişti. Macar halk çığırgılarının ezgisel ve tartısal yapısı, giderek öteki Balkan ülkelerinin yerel küğü Bartok'un ilgi alanına girmiş, küğsel yapılanmayı algılayışında temel ögelerden birisi olarak, yapıtlarında yer almış oldu.
Bugünkü izlencemizde Bartok'un 1910 yılına dek yazmış olduğu yapıtlarından üç örnek sunacağız. İlk dinleteceğimiz yapıt, onun 1905 yılında yazmış olduğu 5 bölümlü 1. Orkestra Ardış'ı/Suite'i Bölüm başlıkları şöyle: 1.Allegro Vivace 2.Poco Adagio 3.Presto 4.Moderato 5.Molto vivace
Detroit Senfoni Orkestrasını Antal Dorati yönetiyor.
KÜĞ: Bartok - Ardış 1, Op.3 (37'16")
Şimdi sunacağımız yapıt, Bartok'un 1945'de ölümünden on bir yıl sonra 1956'da bulunmuş olan 1. Keman Konçertosu. Bartok 1907-1908 yılları arasında orkestra için Op.5 "İki Portre" adlı yapıtını yazmıştır. Sonradan elde edilen 1.Keman Konçertosu'nun ilk bölümü, Op.5 İki Portre'nin ilk bölümü ile özdeştir. Ancak ana ezginin sürdürümü yalkın/solo kemana verilmiştir. İki yapıtın ikinci bölümleri tümden değişiktir. Bartok, sağlığında yapıtı keman konçertosu olarak yazdıktan sonra elyazması notaları, gönül yakınlığı bulunan kemancı Stefi Geyer'e vermiştir. Stefi Geyer'in 1956'da ölümü sonucu, sakladığı yapıt ortaya çıkmıştır. Bartok'un 1907-1908 yılları arasında yazmış olduğu 1. Keman Konçertosunu, kemancı Kyung Wha Chung ile Sir Georg Sollti yönetimindeki Şikago Senfoni Orkestrasından dinleyeceğiz. İki bölümlü olan konçertonun bölüm başlıkları: 1.Andante sostenuto 2.Allegro giocoso
KÜĞ: Bartok - 1. Keman Konçertosu (20'10")
Üçüncü yapıt olarak Bartok'un piyano küğüne örnek olmak üzere, 1908-1909 yılları arasında yazmış olduğu Op.8b 2 Ağıt/Elegie'i sunuyoruz. Piyanoyu György Sandor çalıyor.
KÜĞ: Bartok - 2 Elegy / Ağıt (11'20)

Not: Tekrar yayında kısaltılmış olan programın ses kaydında Ardış 1, Op.3 yayınlanmamıştır.

18 Temmuz 2012 Çarşamba

Çağlar ve Müzik - 28

Bölüm 28 / Orijinal Yayın Tarihi: 19 Temmuz 1999



Sayın dinleyiciler; bugünkü izlencemizi yine Stravinski'nin iki yapıtına ayırmış bulunuyoruz. Bu yapıtlardan ilki, onun Rusya dönemi/1. dönem içinde 1907-1914 yılları arasında ortaya koyabilmiş olduğu ilk operası "Bülbül"dür. Operanın konusu Andersen'in yazdığı bir masaldan alınmış, çünkü/librettosu Stravinski ile arkadaşı Mittisov tarafından düzenlenmiştir. Olay Çin'de geçmektedir. Gece vakti deniz kıyısında balıkçı ağlarını denize atmış beklerken bülbülü dinlemektedir... Bülbülün ötmesinden çok etkilenen balıkçı, onu dinlesinler diye Çin İmparatorunun sarayındaki aşçıbaşını, mabeynciyi saray rahibini çağırır. Bülbülü dinleyen Aşçıbaşı kuşun sesinin güzelliğini tüm saraya yayar. İmparator söylenenleri duyunca bülbülün getirilerek huzurunda şarkı söylemesi buyruğunu verir. Tüm saray halkı toplanır. Bülbül bir çubuğun üzerine konmuş durumda saraya getirilir. İmparatorun huzurunda şakımaya geçer. Herkes bülbülün sesine hayran olmuştur. Sıkıntılı durumdaki İmparatorun sıkıntısı da gider. Ancak Japon imparatorunun elçileri, Çin imparatoruna armağan olarak altından yapılmış, istenildiği zaman kurulunca ötmeye koyulan bir makine bülbül getirirler. Artık bülbülün gelmesini beklemeye gerek kalmayacaktır. Canlı bülbül, makine bülbülü görünce susar, üzüntü içinde oradan oraya uçmaya başlar. Buna kızan imparator, bülbülü sarayından, bahçelerinden kovdurur. Ne ki bir süre sonra makine bülbülün zembereği kırılır, kurulamaz, ötemez duruma gelir. İmparator bülbülün sesinin özlemi içindedir. Sayrılanır, yatağa düşer. Ölümcül durumdadır. Yatağının ayak ucunda ölüm beklemektedir. Kovulmuş olan bülbülü bulup getirirler. Yeniden şakımaya başlayan bülbül, imparatorun canını almaya hazırlanan ölümü uzaklaştırır. İmparator yeniden kendisine gelir yatağı çevresinde ölmesini bekleyenlere "Günaydın" diyerek yaşama döndüğünü belirtir. Balıkçı şarkı söyleyerek yine deniz kıyısına ağlarını atmaya gider, opera biter. Stravinski 1907 yılında "Bülbül" operasına başlamış ve o yıl içinde ilk perdesini bitirmiştir. Ancak beş yıl ara vermiş, başka yapıtların üretimine geçmiştir. Beş yıldan sonra yeniden operasına dönerek kalan ikinci ve üçüncü perdeleri yazmaya koyulmuş 1914 yılında operasını tamamlayabilmiştir.
Stravinski'nin şimdi sunacağımız "Bülbül" operasında yer alan sanatçılar: Balıkçı-Loren Driscoll/Bülbül-Reni Grist/Aşçı-Marina Picassi/Mabeynci-Kenneth Smith/İmparator-Donald Gramm/Japon İmparatorunun üç elçisi-Stanley Kolk, William Murphy, Carl Kaiser / Ölüm-Elaine Bonazzi. Vaşington Opera Topluluğu ve Korosu'nu İgor Stravinski yönetiyor.
MÜZİK: Stravinski – Bülbül Operası (47'00")
Stravinski'den dinleteceğimiz son yapıt, onun 1953 yılında yeniden biçem ve teknik değiştirerek "dizisel yöntemi" benimseyerek yapıt vermeyi sürdürdüğü, son; üçüncü döneminin en başarılı yapıtlarından sayılan; "Agon/Çatışma" bale küğüdür. Stravinski, yardımcısı, öğrencisi, yazar ve orkestra yönetmeni Robert Craft’ın, Schoenberg ve Webern'in yapıtlarını kendisine tanıtması üzerine 1951 yılında dizisel yöntemle yazmaya yöneldi. 1951 yılından son yapıtını yazdığı 1968 yılına kadar ortaya koyduğu, irili ufaklı yirmi kadar yapıtında genellikle dizisel yöntemle yazdı. Bu üçüncü dönem yapıtları içinde en ünlüsü/en başarılısı 1953-1954 yılları içinde yazmış olduğu "Agon/çatışma" balesidir.
KÜĞ (MÜZİK) : Stravinski - Agon/Çatışma (23'07")

Not: Tekrar yayında kısaltılmış olan programın ses kaydında Agon/Çatışma yayınlanmamıştır.

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Çağlar ve Müzik - 27

Bölüm 27 / Orijinal Yayın Tarihi: 12 Temmuz 1999



Bugünkü izlencemizde Stravinski'nin üç senfonisel yapıtı yer alıyor. Üçü de ikinci dönem/ "Yeni Klasikcilik" dönemi içinde yazılmış.
İlk dinleteceğimiz yapıt, 1930 yılında yazılmış olan "Mezmurlar Senfonisi / Symphonie de Psaumes". Sözler Eski Ahit, yani Tevrat'ın Mezmurlar bölümünün 38, 39 ve 150. mezmurlarından alınmadır. Koro ve orkestra için yazılmıştır. Üç bölümlüdür.
Yapıtı Berlin Operası korosu ve Berlin Filarmoni Orkestrasından Herbert von Karajan yönetiminde dinleyeceğiz.
KÜĞ (MÜZİK): Stravinski - Mezmurlar Senfonisi (21'30")
Dinleteceğimiz ikinci senfoni yalnız orkestra için yazılmış "DO Senfonisi"dir. 1938 - 1940 yılları arasında yazılmıştır. Bölümleri:
1. Moderato alla breve
2. Larghetto Concertante
3. Allegretto
4. Adagio-Tempo giusto alla breve
Dört bölümlü olan bu senfoniyi Sir Alexander Gibson yönetiminde İskoç Ulusal Orkestrasından dinleteceğiz.
KÜĞ (MÜZİK): Stravinski - Senfoni "DO" (29'06")
Stravinski'den dinleteceğimiz üçüncü yapıt: "Üç bölümlü Senfoni" başlığını taşımaktadır. 1942-1945 yılları arasında yazılmıştır. Bölümler:
1. Birinci bölüm
2. Andante, Interlude
3. L'Istesso tempo-con moto
Sir Alexander Gibson yönetiminde İskoç Ulusal Orkestrası seslendiriyor.
KÜĞ (MÜZİK): Stravinski - Üç bölümlü Senfoni (22'20")

Not: Tekrar yayında kısaltılmış olan programın ses kaydında Üç bölümlü Senfoni yayınlanmamıştır.

4 Temmuz 2012 Çarşamba

Çağlar ve Müzik - 26

Bölüm 26 / Orijinal Yayın Tarihi: 5 Temmuz 1999



Sayın dinleyiciler, bugünkü izlencemizde de Stravinski'nin yapıtlarını tanıtmayı sürdüreceğiz. Dört yapıt dinleteceğiz. Bunların dördü de Stravinski'nin "Yeni Klasikcilik" akımı içinde görülen ikinci döneminin yapıtlarıdır.
Dinleyeceğiniz ilk yapıt Stravinski'nin 1924 yılında Piyano ve Üfleme Çalgılar Orkestrası. için; Bach ve Barok Dönemi örneksediği söylenebilir Konçerto'dur. Sayın Leyla Pamir bu konçerto için şunları yazmaktadır: Piyano konçertosu parlak ve bir virtüoziteyi gerektiren bir yapıttır. Bach'ın 1. piyano Invention'unu anımsatan bu yapıtta kontrpuanların zorluğu dikkkat çekmektedir.
Yapıtın bölümleri: 1.Largo-Allegro 2.Largo 3. Allegro
Piyanoyu Paul Crossley çalıyor. Esa-Pekka Salonen yönetiminde London Sinfonietta eşlik etmekte.
MÜZİK: Stravinski – Piyano Konçertosu (1924) (19'05")
Şimdi dinleteceğimiz yapıt, yine piyano ve orkestra içindir. "Capriccio" başlığını taşımaktadır. 1928-29 yılları. arasında yazılmıştır. Adından da anlaşılacağı üzere bu konçerto ilkine göre daha şen, oynak, cilveli bir yapıttır. Sayın Leyla Pamir'in bu yapıt üzerine yazdıkları şöyle: Piyano ve Orkestra için yazılan Capriccio adından da anlaşıldığı gibi eğlenceli ve işveli bir yapıttır. Çeşitli üsluplardaki müzik olayları birbirini izler. Müzik maddesinde Carl Maria von Weber'den cümleler kullanıldığı gibi yapıtın orta ve yavaş tempodaki bölümünde orkestra bir yandan Barok karakterindeki uzun ezgiler sergiler. öte yandan sola piyano partisi, bir doğaçlama havasında figürasyonlu oyunları duyurur. Piyano figürasyonlarında klavsen tekniği çağrıştırılmaktadır. Capriocio hem piyano partisi hem de orkestra partisi bakımından parlak virtüoz bir yapıttır.
Yapıtın bölümleri: 1.Presto 2.Andante rapsodico 3.Allegro capriccioso ma tempo giusto Piyanoyu Paul Crossley çalıyor. Esa-Pekka Salonen yönetiminde London Sinfonietta eşlik etmekte.
MÜZİK: Stravinski – Capriccio (17'01")
Dinleceğimiz üçüncü konçerto, Stravinski'nin 1931 yılında yazmış olduğu Keman Konçerto. Bu. Yeni klasikcilik akımı içinde yer alan bu konçerto, biçim ve biçem olarak Barok dönem keman yapıtlarına yaklaşıklık gösterir. Dört Bölümlüdür:
1.Toccata 2. Arya 1 3. Arya 2 4.Capriccio
Yapıtı Anne-Sophie Mutter'in kemanından, Paul Sacher yönetimindeki Philharmonia Orkestrasının eşliğiyle dinleyeceğiz.
MÜZİK: Stravinski – Keman Konçertosu (21'02")
Şimdi Stravinski'den iki küçük, şaşırtıcı yapıt: İlki 1940'ta. piyano için yazıp da 1953'te orkestralamış olduğu "Tango", ikincisi: Her biçerne kendisini uydurmasını bilen ustanın, ilginç bir başka. denemesi olarak gösterebileceğimiz, konçerto türündeki son yapıtı: 1945 yılında Klarinet ve Caz Orkestrası (Big Band) için yazmış olduğu ünlü cazcı, klarinetçi, yönetmen Woody Herman'a sunulamış olduğu "Ebony/Abanoz Konçertosu".
Size dinleteceğimiz kayıtta Stravinski, Columbia Caz Orkestrasını kendisi yönetmektedir. Klarinet'i ise ünlü klarinetçi Benny Goodman çalmaktadır. Tango'dan sonra dinleyeceğiniz Abanoz Konçertosu üç bölümlü olup, bölümler; 1.Allegro Moderato , 2. Andante 3. Moderato con moto buyurguludur.
MÜZİK: Stravinski - Tango (4'05")
Abanoz Konçertosu (13'20")

Tekrar yayında kısaltılmış olan programın ses kaydında Keman Konçertosu yayınlanmamıştır.