1 Ağustos 2012 Çarşamba

Çağlar ve Müzik - 30

Bölüm 30 / Orijinal Yayın Tarihi: 2 Ağustos 1999



Sayın dinleyiciler,yüzyılımızın en önemli bağdarlarından olan Macar bağdarı Bela Bartok'u yapıtlarıyla tanıtmayı sürdürüyoruz. Bartok'a ayırdığımız geçen haftaki izlencemizde onun 1910 yılına dek yazdığı yapıtlardan söz ederek üç de örnek vermiştik.
1910 yılına gelindiğinde Bartok'un yapıtlarında Debussy'nin izlenimci küğünün saydamlık etkisiyle, kaynağı Macar halk küğünün pentatonik yapısı ve tartısallığına dayanan biraz buruk, giderek sertleşebilir oynaklığının birlikte yer almaya başladığı görülür. Yazısı daha incelmişlik, çeşitlilik, ayrıntı zenginliği gösterir.
Bartok, 1910 yılında, orkestra için Op.10 "İki Resim" yapıtını ortaya koyar. "Çiçekler İçinde" başlıklı ilk bölümde Debussy'den etkileniş açıkça belli olur. İkinci bölüm "Köy Kırını"nda Macar yerel ezgilerinden gelen tartısallık öne çıkar. Bartok'un kendine özgü kişisel bir dil yaratmaya yönlenişinde açık bir varış noktası olarak kendini belli eden bu ilginç, etkileyici yapıtı Antal Dorati yönetiminde Detroit Senfoni Orkestrasından dinleyeceğiz.
KÜĞ: Bartok - İki Resim, Op.10 (16'51")
1911 yılı Bartok'un tek operası "Mavisakal'ın Şatosu"nu yazdığı yıldır. Bartok sahne yapıtı olarak üç yapıt yazmıştır: Bir opera, iki de bale. İlk sahne yapıtı operasıdır. Opera iki kişi -Mavisakal ve yeni evlenip şatosuna getirdiği son eşi Judith- arasında konuşmayla geçer. Görülebilir devini yokluğu, dramsal akışın sözlerin simgesel/ tinsel anlamının izlenebilmesiyle önem kazanır oluşu, Schoenberg'in tek kişilik operası "Erwartung"da olduğunca tümüyle içe, tinsel kavramların değerlendirilmesine bağlı içsel deviniye yönelik yeni bir opera karşısında olduğumuzu göstermektedir. Bu nedenle konuşmaların anlaşılırlığı büyük önem taşımaktadır. Debussy'nin tek operası "Pelleas ve Melisande"da olduğunca ezgilemenin konuşma diline, dilin vurgularındaki doğallığa uygun olması, Bartok tarafından Macarcanın özellikleri gözönünde tutularak "Mavisakalın Şatosu"nda uygulanmıştır. Bu konuşmaya yatkın ezgileme, çok zengin bir orkestralamayla, senfonisel bir bütünlük de gözetilerek desteklenmiş, böylece; içinde iki yalkıcının yer aldığı, yedi bölümlü büyük bir senfonisel yır ortaya koyulmuştur sanki.
Yapıt 1911 yılında tamamlanmıştır ama, dramsal devini yoksunluğu bahanesiyle 1918 yılına dek oynanmadan kalır. Operanın cönkü/librettosu Bela Balasz'ındır. Perrault'un Mavisakal öyküsüyle, yahut Maeterlinck'in "Arianne ve Mavisakal" oyunuyla kuruluş ve sonuçta ulaşılmak istenen anlam bakımından hiç bir yakınlığı yoktur.
Perde açıldığında Mavisakal'ın loş, soğuk şatosunun salonu görülür. Bu salona açılan yedi kapalı kapı vardır. Mavisakal'ın Şatosuna yeni getirmiş olduğu yeni eşi Judith, loşluktan, soğuktan bunalım içindedir. İç ve dış aydınlığa kavuşmak umudu, isteğiyle kapalı kapıların anahtarlarını Mavi Sakal'dan ister. Onları birer birer açmaya koyulur. Her kapı açılışta çıkan görünü karşısında, Judith ve Mavisakal'ın değişik düşünce ve isteklere yöneldiklerini belirleyen konuşmalar geçer aralarında.
Birinci kapı işkene odasına açılır. Kızıl bir aydınlık içinde zincirler, bıçaklar, çiviler, şişler parlar. İkinci kapı; çeşitli savaş pusatlarının/silahlarının saklandığı kanlı bir odadır. Üçüncü kapının açılmasıyla Mavisakal'ın hazine odası görülür. Kanlı ışıltılar içinde parıldayan mücevherler de Judith'in ilgisini çekmez. Dördüncü kapı; kanlı tormurcuk ve çiçeklerle dolu bir bahçeye, beşincisi; çayırlar, ormanlar, ırmaklar, mavi dağlarla çevrili Mavisakal'ın ülkesine açılır. Ancak bu büyük, uzak, ülkenin üstünde bile kankızılımsı bir hava dalgalanmaktadır. Judith, aradığı gize ulaşamamışlık duygusu içinde bunlarla yetinmez. Her şeyin üstüne sinmiş kan rengine bulanmış yarı karanlık onu hep daha öteye gitmeye iter. Altıncı kapının anahtarını da vermesi için Mavisakal'a karşı direnir. Alır, açar. Işık değil, karanlıktır bulduğu. Geniş, durgun, gözyaşlarından oluşmuş bir göl, ürpertici bir esinti altında suskunlukla ışıldar. Judith, söylentilerden söz eder; Mavisakal'ın önceki karılarını ne yaptığını bilmek ister. Yoksa onları öldürmüş müdür? Her yerde görülen kan onların kanı mıdır? Bu kötüleyen kuşku, vazgeçiremediği direniş karşısında MaviSakal, yedinci kapının anahtarını da vererek kapıyı açmasına izin verir. "Gör onları, oradalar" der. Yedinci kapı açılınca gümüşsü bir ışık taşar. Karanlık sahnede Mavisakal'la Judith'i geriden aydınlatır. Mavisakal'ın önceki üç karısı; solgun yüzleri, onurlu ve alımlı yürüyüşleriyle kapıda görünürler. Herşey onların eseridir. Onlar, hep yaşayan ölümsüz güzelliğin kendisidirler. Birincisi şafağın, ikincisi öğlenin, üçücüsü günbatımının yapıcısıdır. Tüm görünenler ölümsüz güzellik önünde ne denli değersiz, gelip-geçici hem de yoksul kalmaktadır. Mavisakal'ın bırakmak istememesine karşın, Judith bir çekime kapılmışcasına yedinci kapıdan içeri, ötekilerin yanına geçer. "O, şimdi sonsuz gece olmuştur" böyle söylenir Mavisakal, şatosunun yalnızlığına döner.
Bartok'un "Mavisakal'ın Şatosu" operasını bas Mihaly Szekely, mezzo soprano Klara Palankay'dan, Janos Ferencsik yönetiminde Budapeşte Filarmoni Orkestrası eşliğinde dinleteceğiz.
KÜĞ: Bartok – "Mavisakal'ın Şatosu" (50'44")

Not: Tekrar yayında kısaltılmış olan programın ses kaydında İki Resim, Op.10 yayınlanmamıştır.